Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz, Omicron varyantı nedeniyle vaka sayılarının daha da artacağı uyarısını yaptı. BirGün’ün sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Yavuz, omikrona karşı önlemlerin sıkılaştırılması, hızlı testlerin yaygınlaştırması ve bazı meslek grupları için aşının zorunlu tutulması gerektiğini vurguladı.
►Omikron varyantıyla son 15 günde vaka sayıları üç kattan fazla arttı. Vaka sayılarının şubat ayında pik yapacağı söyleniyor. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Omikronun böyle bir tehlike taşıdığı öngörülüyordu. Bilimsel veriler bize daha da fazlasının olacağını öngördürüyor. Güney Afrika’da hastaneye yatış oranları düşük oldu ve İngiltere’de de öyle görünüyor. Ancak ‘Yeterince aşılanmamış toplumlarda ve aşısız kişilerde de tablo böyle mi olacak?’ sorusunun yanıtı henüz verilmedi. Güney Afrika’da ilk iki dalgada yeterince önlem alınamadığı için toplum çok etkilenmiş, toplumun büyük bölümü hastalığı geçirerek bağışıklık kazanmıştı, İngiltere’de ise aşılanma oranı çok fazla. Ancak ABD ve bizim ülkemiz gibi nüfusunun yüzde 60’ı aşılanmış ülkeler için kaygılar var.
İstanbul’da hastanelerde yoğunluk var, birçok insan da hastalığı hafif geçirdiği için test bile yaptırmıyor. Omikron ile ilgili tüm dünyada, aşırı artan vaka sayıları nedeniyle hastanelerin yetersiz kalabileceği, sistemin tıkanabileceği endişesi var. Ayrıca sağlıkçılardan da çok sayıda kişi hastalanabiliyor ve bu da sağlık hizmetinde sıkıntılara yol açıyor. Özellikle aşısızlarda ölüm oranlarının az olmayacağı yönünde kaygılar da var. Önümüzdeki günlerde vaka sayılarının hızla artacağı öngörülüyor. Artmaması için önlemlerin sıkılaştırılması gerekiyor.
►İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde hastanelerin durumu nedir?
Şu an hastanelerde bir sıkışma yok ama COVID-19 hastaları için diğer servislerdeki yataklardan yer ayrılıyor. Dolayısıyla siz COVID hastalarına yer açtıkça diğer hastaların yerini azaltmış oluyorsunuz. Yani hastanelerde yatak sorunu yok ama başka bir yerden yatak azaltarak sürece devam ediliyor.
Türkiye’nin pandemide en büyük kozu yoğun bakım ve normal yatak kapasitesinin fazla olması. Burada bir avantajımız var ama omikron için öngörüler dikkate alındığında yatak kapasitesine güvenerek toplumdaki önlemlerden vazgeçmek pek akılcı değil; bu durum çok sayıda ölümle sonuçlanabilir. ABD’de hastane yatışlarında artışlar, bazı yerlerde yatak bulma sorunları başlamış durumda.
►Aşılama oranı ülkemizde yüzde 60’larda ancak buna rağmen önlem alınmadığını görüyoruz. Aşılama oranını artırmak için hangi adımlar atılmalı?
Kesinlikle önlem alınması gerekiyor. Almanya’ya bakın, belli yerlere girmek için sıkı önlemleri var. Mesela tam aşılı olmayanlar restoranlara giremiyor. Negatif testi olmayanlar stadyumlara gidemiyor. Bu tarz sıkılaştırılmış önlemler alınmalı. Toplumda kalabalıkların bir araya gelmesini azaltacak, infeksiyonun yayılmasını azaltacak devlet eliyle alınmış önlemler gerekiyor.
Omikron öyle hafife alınacak bir şey değil. Almanya büyük oranda omikron varyantını sınırlandırdı. Çünkü önlemlerini hiçbir zaman azaltmadı. Birçok ülke de bazı meslek grupları için aşı zorunluluğu getiriyor mesela…
► Siz de bazı meslek grupları için aşının zorunlu olması gerektiğini ifade ettiniz daha önce. Aşı kimler için zorunlu olmalı?
50 yaş üstü için İtalya aşı zorunluluğu, yine Fransa bazı gruplara aşı zorunluluğu getiriyor ve biz de yapmalıyız. Bu tarz önlemlerin hepsini destekliyorum. Ön hizmetlerde çalışanlar, sağlık çalışanları, öğretmenler, hizmet sektörü ve halka teması olan herkese aşı zorunlu olmalı. Hastalığı ağır geçirecekler için de öyle. Çünkü artık tereddüt duyacağımız bir şey kalmadı. Bu aşılar milyonlarca doz yapılmış, ölümü azalttığı görülmüş. Ölenlerin büyük çoğunluğu da aşısızlar.
Kalabalıkları azaltmak için önlemler almalıyız. Bizde her yer açık ve hiçbir kısıtlama yok. Bu gerçekten omikron için uygun bir ortam değil. Belli yerlere girişte kısıtlayıcı önlemler uygulamalıyız. Ek dozunu yaptırmayanlar için de kısıtlamalar ve test zorunluluğu olmalı. Öğrencilere de aşı zorunlu olmalı. Okulların açık kalması için en güçlü önlem bu.
►Daha kış mevsiminin ortasındayız ve her geçen gün ağırlaşan bir tablo var. Gelecek haftalarda yeniden kapanma olur mu?
Sağlık Bakanlığı’nın tam kapanma gibi bir niyeti yok benim bildiğim kadarıyla. Ülkemizde aşılanma ve ek dozları yaptırma oranı yeterli değil ve bu da infeksiyonun toplumda yayılmasına ve ölüm sayılarının artmasına yol açıyor. Bunun için de belli kısıtlamaların uygulanması gerekiyor. Tamamen kapanma aşamasına gelmeden diğer önlemlerle de bu infeksiyon sınırlandırılabilir. Elimizde ölümü engellediğini bildiğimiz bir aşı var ama toplumun yaklaşık yüzde 40’ı aşısız. Aşılanma oranlarını artırmamız gerekiyor. Bütün dünya da bunu yapıyor, biz de bunu yapmalıyız. Aşı kampanyasının hızlandırılması lazım. Aşı tereddüdü yaşayanlara aşının ne kadar güvenli ve etkili olduğu anlatılmalı.
► Birçok ülke hızlı test dağıtıyor halkına ama ülkemizde PCR testi kuyrukları uzayıp gidiyor, bu da tedirginlik yaratıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Test kuyrukları gerçekten çok uzun şu anda İstanbul’da. Sağlık çalışanları bile gidip test yaptırmakta ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bizim şu anda bir taraftan PCR çalışan laboratuvarlardaki kişi sayısını hızla artırmamız, diğer taraftan da hızlı testleri kullanıma sokmamız lazım. Türkiye’de hâlâ hızlı testler rutinde kullanılmıyor. Bu testleri Türkiye’de de üretilenler var ve bunu duyuyoruz. Bakanlığın bu testlerden kaliteli ve güvenilir olanları hızlı bir şekilde dağıtması gerekir. Binlerce insan hastanelere başvuruyor ve tek başına PCR testiyle bununla başa çıkmak mümkün değil. Okulların açık kalması için İngiltere ve Almanya sürekli hızlı test yapıyor. Bu testler insanlara ücretsiz olarak dağıtılıyor. Kaliteli bir hızlı teste acilen ihtiyacımız var.
► TURKOVAC aşısı da tartışılıyor. Birçok uzman aşıya dair veriler açıklanmadığı için bu aşının güvenilir olmadığını savunuyor. Sizce TURKOVAC güvenilir bir aşı mı?
COVID-19 sürecinde ülke olarak aşı yapmamızın ne kadar önemli olduğu anlaşıldı ve uzun bir aradan sonra bu konuya yeterli kaynak ayrıldı. Bu ülkemiz için önemli bir kazanımdır, bu nedenle ben TURKOVAC’ın üretilmiş olmasını sevinçle karşıladım. TURKOVAC faz 3 ara analiz sonuçları, bağımsız bilim insanlarından oluşan bir komite tarafından değerlendirildi ve Çin’den alınan Coronavac aşısından daha az etkili olmadığı görüşüne varıldı. Bu nedenle, bu ara analiz sonuçlarıyla acil kullanım onayına başvurularak onay aldı.
Buradaki sorun, acil kullanım onayına başvurulan dosya içeriğinin bilim dünyasıyla paylaşılmamış olması. Bu dosyanın neden açıklanmadığını ben de anlamıyorum, biz uzmanlık dernekleri olarak farklı platformlarda bu talebi ilettik ama yanıt alamadık. Bu veriler açıklanmayınca insanların kafasında tereddüt oluşması doğal, bundan bir fayda elde edilemez, bence tüm veriler açıklanmalı ve tüm bilim insanları görebilmeli.
Bir diğer konu, TURKOVAC dâhil inaktive aşıların, yaşlı ve bağışıklığı baskılanmışları omikrondan korumasının pek mümkün olmaması. İnaktive aşılar, yapılacak çalışmalarla, uygun sonuçlanırsa daha genç ve çocuklarda konumlandırılabilir diye düşünüyorum.