Yeni bir MIT Sloan araştırması, Facebook’ta yanlış bilgi olarak işaretlenmemiş yanıltıcı içeriklerin ikna ediciliğinin düşük olduğunu, ancak yaygın olarak görüntülendikleri için COVID-19 aşısına karşı yanlış bilgi olarak işaretlenmiş olanlardan daha fazla şüphe yarattıklarını gösteriyor.
COVID-19 aşısının 2021’de kullanıma sunulmasından bu yana, ABD’de aşı kabulünün düşük olmasının suçlusu olarak büyük ölçüde sosyal medyadaki sahte haberler gösterildi; ancak MIT Sloan tarafından yapılan bir araştırma, suçlunun başka yerde olduğunu buldu.
Science dergisinde yayımlanan ve Pensilvanya Üniversitesi’nden Duncan J. Watts’ın da yazarlarından olduğu yeni bir makalede araştırmacılar, bir sosyal medya içeriğinin nedensel etkisini geniş ölçekte ölçmek için yeni bir metodoloji sundu. Facebook’ta aşı konusundaki tereddütlerin başlıca nedeninin, doğrudan yanlış bilgi veya “sahte haberler”den ziyade, ana akım haber kaynaklarından gelen yanıltıcı içerikler olduğunu gösterdiler.
COVID-19 salgını sırasında virus ve aşıyla ilgili yayılan yanlış bilgiler kamuoyunda büyük ilgi gördü. Ancak, mevcut araştırmalar büyük ölçüde aşı reddi ile çevrim içi yanlış bilgi paylaşımı gibi faktörler arasında korelasyonlar kurdular; yanıltıcı olma potansiyeli taşıyan ama Facebook’ta bilgilerin doğruluğunu kontrol edenler tarafından yanlış bilgi olarak işaretlenmeyen “aşı konusunda şüphe yaratan” içeriklerin rolü gözden kaçırıldı.