18 Kasım 2020
Klimik Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu COVID-19 pandemisinin hız kazandığı bu günlerde antibiyotik direnci pandemisinin de devam ettiğini hatırlattı.
İki Salgın: COVID-19 ve Antibiyotik Direnci
Antibiyotikler, insan sağlığını koruma ve geliştirme açısından son yüzyılın en önemli buluşları arasındadır. Antibiyotiklerin keşfi, aşılar ve temiz su/gıda temini, yaşam alanlarında alt yapıların düzenlenmesi gibi tedbirlerle infeksiyon hastalıkları ve ona bağlı ölümler azalmış, insan ömrü uzamıştır.
İnsanlık tarihinin en önemli buluşlarından olan antibiyotikler, uygunsuz ve gereksiz kullanımları sonucu gelişen direnç nedeniyle etkilerini önemli oranda kaybetmektedir. Dünyada ve ülkemizde direnç oranları çok yüksektir. Avrupa’da en fazla antibiyotik kullanan ve en yüksek direnç oranlarına sahip ülkeler arasında ilk sıralardayız.
Günümüzde küresel ölçekte bir sorun haline gelen antibiyotik direnci halk sağlığını ciddi boyutta tehdit etmektedir. “Antibiyotik çağının sonu mu?” sorusu sıkça karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda hastanelerde tüm antibiyotiklere direnç geliştirmiş ‘’panrezistan’’ dediğimiz, hekimlik pratiğinde kullanılan tüm antibiyotiklere dirençli bakteriler sorun yaratmaya başlamıştır. Bu durum, toplumda infeksiyonların etkili tedavi edilememesi, infeksiyon sorunlarının daha uzun sürmesi; ölüm riskinin artması, salgınların sıklaşması ve uzaması, sağlam toplum kesimlerinde infeksiyon riskinin ve tedavi masraflarının artması anlamına gelmektedir. Ayrıca, antibiyotiklerin kaybedilmesi, bilinen klasik infeksiyon hastalıklarının tedavi edilememesiyle birlikte büyük cerrahi girişimler, protez cerrahisi, organ nakli, kanser kemoterapisi, prematüre bebek tedavisi gibi önemli tedavilerin başarısızlığına da sebep olabilmektedir. Günümüzde antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların neden olduğu infeksiyonlardan yılda 700.000 kişi hayatını kaybetmektedir. Eğer gerekli önlemler alınmazsa 2050 yılında bu sayının 10 milyon kişiye ulaşacağı hesaplanmaktadır.
COVID-19’a bağlı pandemiyi yaşadığımız bugünlerde aslında tek pandemiyi yaşamıyoruz. COVID-19 ile paralel olan, yavaş ve sessizce ilerleyen antibiyotik direncine bağlı bir küresel pandemi de yaşıyoruz. İşin kötü olan yanı, son yıllarda zaten büyük bir problem olan antibiyotik direncinin COVID-19 salgınıyla daha da büyümesidir. Salgınla mücadele ederken ciddi seyreden olgularda bakteriyel-viral ayrımı yapılamadığı için dünya çapında antibiyotik kullanımı da artış göstermiştir.
COVID-19 vakalarının %7’sinde bakteriyel infeksiyonların tabloya eklendiği gösterilmiştir. Diğer taraftan, ayaktan veya yatarak takip edilen COVID-19 hastalarının %72’sinin tedavisinde antibiyotik kullanıldığı bildirilmiştir. Bu durum gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanıldığı gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Yoğun bakım ihtiyacı gelişen hastalarda bakteriyel infeksiyon sıklığı daha da artmakta ve antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların sebep olduğu infeksiyonlar önemli bir ölüm nedeni haline gelmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) COVID-19 pandemisinde gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımının bireye ve topluma yakın ve uzak gelecekte verebileceği sağlık ilişkili ve ekonomik kayıpları hatırlatmış ve antibiyotik direncini bir kez daha küresel tehdit olarak işaret etmiştir.
Antibiyotik direncinin sonuçları dünyadaki herkesi hatta her canlıyı ilgilendirmektedir. Direnç artışında en önemli neden, antibiyotik tüketimindeki artış ve sonuçta oluşan seçici baskılanmadır. Bu yüzden direnç gelişimi kullanılan antibiyotik miktarıyla doğru orantılıdır. Antibiyotiklere karşı direnç gelişmesini tamamen önlemek mümkün değildir. Ancak etkili önlemlerle direnç gelişimi yavaşlatılabilir ve insan sağlığına etkileri en aza indirilebilir.
Antibiyotik direncini önlemek için:
- Disiplinler arası ve küresel iş birliği zorunludur.
- Merkezi otoriteler, yerel yönetimler, tıp fakülteleri ve tıp uzmanlık derneklerinin yakın iş birliğiyle, hastanelerde ve toplumda akılcı antibiyotik kullanımını yaygınlaştıracak politikalar geliştirilmeli, etkinlikler planlanmalı, akılcı antibiyotik kullanım politikaları belirlenmelidir.
- İnfeksiyon hastalıklarının erken ve doğru tanısı için laboratuvar imkânları artırılmalı, sonuçların hızlı çıkıp raporlanması sağlanarak viral infeksiyonlar için gereksiz antibiyotik kullanımı önlenmelidir.
- Düzenli olarak direnç sürveyansı yapılarak veriler incelenmeli bu veriler doğrultusunda ülkemiz ve bölgesel özellikler dikkate alınarak tedavi rehberleri hazırlanmalıdır. Bu rehberlerin zamanın gerisinde kalmaması için sürekli güncelleme yapılması sağlanmalıdır.
- Hem toplumda hem de hastane ortamında infeksiyonların önlemesi antibiyotik kullanımını azaltacaktır. Sağlık hizmeti ilişkili infeksiyonlarda “sıfır” tolerans anlayışı öne çıkarılmalıdır. Bunun için başta el temizliği olmak üzere infeksiyon kontrol uygulamalarına büyük özen gösterilmelidir.
- Aşıyla önlenebilir hastalıklar için sadece çocuklara değil, erişkinlere yönelik aşılama programlarının da oluşturulup yaygınlaşması sağlanmalıdır.
- Hekime antibiyotik yazma baskısını önlemek için iletişim araçları, yazılı ve görsel basın kullanılmalı etkili bir şekilde kullanılarak farklı öğretim kurumlarında bu konuyla ilgili eğitimler planlanmalıdır.
- Toplumun akılcı antibiyotik kullanımı konusunda bilinçlenmesini sağlamak için, Klimik Derneği olarak hazırladığımız eğitici filmler (https://youtu.be/dokIkX0m8y4) ve hayata geçirilmesinde katkıda bulunduğumuz “Hapı Yutma!” benzeri kampanyalar (www.hapiyutma.com) yaygınlaştırılmalıdır.
En iyi performansla çalışan sağlık hizmetlerini bile savunmasız hale getiren COVID-19 salgınının yanında antibiyotik direncinin de devam eden bir salgın olduğu unutulmamalı ve salgınla mücadele ederken, alınacak önlemler hayata geçirilirken antibiyotik direnci de dikkate alınmalıdır. Tüm hastaların ve özellikle COVID-19 hastalarının bilimsel veriler ışığında ve akılcı yaklaşımla değerlendirilmesi, antibiyotiklerin sadece gerekli durumlarda uygun dozda, uygun süreyle kullanıldıklarında hayat kurtarıcı olduklarının unutulmaması ve geleceğimiz için gereksiz ve uygunsuz antibiyotik kullanımından kaçınılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.
KLİMİK Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu