“Van Asker Hastanesi’nin Sağlık Bakanlığı’na devri sonrasında askerimizi zehirlemek istediler”
6 Eylül 2016
Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devriyle bir güvenlik zaafı olduğu” görüşünü savunarak, “Van Asker Hastanesi’nin Sağlık Bakanlığı’na devri sonrasında, hastanede kaldırılan askerlerimizi zehirlemek isteyen, PKK’lı olduğu iddia edilen bir hemşire yakalandı” dedi. Karakuş, “KHK’lerle Askeri Sağlık Teşkilatı yapısının ve emir komuta düzeninin bozulmasının Yüce Türk Milleti’nin hayatiyetini tehlikeye soktuğunu, Yüce Türk Milleti’ne bildirmek görevimdir” ifadesini kullandı. Karakuş, “Son günlerde terörle mücadelede verilen şehit sayısının artışıyla doğru orantılı olduğu kanaati uyandırdı” yorumunu yaptı.
Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş’un görüşlerini de köşesine taşıyan Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk‘ün “Yaralı askerleri hastanede zehirlemek istediler” başlığıyla yayımlanan (6 Eylül 2016) yazısı şöyle:
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi ama bu durumun ülke insanının güvenliği üzerindeki etkisi hiç dikkate alınmadı. Sağlık Komutanlığı halinde teşkilatlanan GATA ve askeri hastanelerin ana görevi ülke insanını kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer tehditlere karşı savunma, hava, uzay, su altı hekimliği, harp cerrahisi faaliyetlerini yürütmek olarak belirtilmişti. Ülkemizde sadece GATA ve askeri hastanelere verilen bir görevdir. 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için hayati görevdi.
Şimdi bu görevin tamamı, ülkenin değişik bölgelerindeki 32 Asker Hastanesi, gazilerimizin bakımı için halkın desteğiyle yapılan rehabilitasyon merkezinin tamamı hiçbir araştırma gereği bile duyulmadan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile askerlerin elinden alındı.
Kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer tehditlere karşı savunma görevi de yok edildi.
Silahlı kuvvetler kötürümleştiriliyor
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının güvende yaşaması, hayatının tehlikeye girmemesi için geliştirilen silahlara karşı kullanılacak nükleer, biyolojik, kimyasal (NBC) elbiselerinden gaz maskelerine, aşılara, ilaçlara, DNA’larla oynanarak yaratılan hastalıklara karşı nasıl korunma sağlanabileceğine varıncaya kadar GATA ve askeri hastanelerin geniş görevleri var.
“Balyoz”, “Ergenekon”, “Casusluk” gibi sahte, kumpas davalarla emir komuta yapısı yıpranan, elinden en önemli istihbarat kaynağı olan Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı çeşitli bahanelerle alınıp MİT’e devredilen Türk Silahlı Kuvvetleri, son çıkarılan KHK’lerle adeta kötürüm hale getirildi.
Bir de “Harp Cerrahisi” var. GATA ve askeri hastanelerin muhatabı milletin TSK’ne emaneti er ve erbaşlar olduğundan ona göre teşkilatlanmış. Yani Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerine benzemez. GATA’da çocuk kalbi ameliyatı yapan merkez yoktur. Buna karşın yoğun cerrahi merkezleri, yanık merkezleri oluşturulmuş, doktor sayısı ve uzmanlıkları bu ortama göre ayarlanmış. Savaşta veya barışta terörle mücadelede yaralananları önce en uygun araçlarla kurtarmak, sonra tekrar görevine döndürmektir.
Bugüne kadar TSK’nin aldığı tedbirler, askeri hastanelerin yetenek üstünlükleri sayesinde çatışmalarda yaralananlardan kayıplar yüzde 3’tür. Gelişmiş kabul edilen ülkelerde dahi bu oran yüzde 10’dur. Sadece bu bile askeri sağlık teşkilatına dokunulmaması, emir komuta birliğinin bozulmamasının gerektiğini gösterir. GATA ve askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devri nedeniyle emir komuta ve teşkilat yapısı bozuldu, bu koşullarda çalışmayı uygun bulmayanlar ayrılmaya devam ediyor.
Şehit sayısı bu yüzden mi arttı?
Güneydoğu’da görevli bir komutan, “Şehit sayımızın artmasında, hastanelerin elden çıkması etkili oldu” dedi. İnanamadım. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş’a sordum. Şunları söyledi:
“Evet, GATA ve askeri hastanelerin görev yapamaz hale gelmesinin yansıması, yine son günlerde terörle mücadelede verilen şehit sayısının artışıyla doğru orantılı olduğu kanaati uyandırdı. Bu kanaat bu günkü şartlarda gerek yaralananların olay mahallinden kurtarılması, gerekse hastanelerde müdahalenin eski ortama göre daha yetersiz kalması ve kalacağı düşüncesiyle oluşmaktadır.”
Dağda yapamadıklarını hastanede yaparlar
Askeri hastanelerin önemli bir yanı da alınan güvenlik önlemleriydi. 1984’ten beri terörle yurtiçi ve yurtdışında yapılan mücadelede yaralanan askerlerimize, korucularımıza, sivillerimize alınan tedbirler nedeniyle en ufak bir saldırı olmamıştı. Ancak şimdi terörle mücadele eden, örgüte büyük kayıplar verdirenler de hastanelerde açık hedef haline geldi. Bu konuyu da Genelkurmay’la yakın temasta olan Erdoğan Paşa anlatıyor:
“Van Asker Hastanesi’nin Sağlık Bakanlığı’na devri sonrasında, hastanede kaldırılan askerlerimizi zehirlemek isteyen, PKK’lı olduğu iddia edilen bir hemşire yakalandı. KHK’lerle Askeri Sağlık Teşkilatı yapısının ve emir komuta düzeninin bozulmasının Yüce Türk Milleti’nin hayatiyetini tehlikeye soktuğunu, Yüce Türk Milleti’ne bildirmek görevimdir.”
Yol yakınken, henüz sistem tam bozulmamışken, GATA ve askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devrini öngören KHK, Genelkurmay Başkanlığı’nın da görüşü alınarak ele alınmalı. Askerlerimizi terör örgütlerinin kucağına atmayın…