Sağlık İşçileri Hakları İçin Direniyor: Taşeron Değil Sağlık İşçisiyiz!
03 ŞUBAT 2014
“EMEĞİMİZ ÇALINIYOR, TAŞERONA TESLİM OLMAYACAĞIZ” diyen Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyesi Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev. Sağlık – İş), yasalar, istatistikler ve taşeron çalışma düzeni eliyle sendika ve toplu sözleşme haklarının gaspedildiğini belirterek 31.1.2014 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) önünde bir basın açıklaması yaptı.
İnsanca yaşam ve güvenceli çalışma için öncelikli talepleri ve mücadele programını kamuoyu ile paylaşan Dev. Sağlık – İş, 12 Eylül hukukunun günümüz sürdürücüsü AKP hükümetini protesto etti.
2014 yılını ‘Fiili Toplu Sözleşme Yılı’ ilan eden Dev. Sağlık – İş yönetici ve üyeleri saat: 12:00’de buluştukları ÇSGB önünde, kendileriyle dayanışmaya gelen Emekli – Sen, Sosyal – İş, Dev. Maden – Sen ve SES Yöneticileriyle saat: 12:30’da basın açıklaması yaptılar.
“EMEĞİMİZİ ÇALIYORLAR – TAŞERON KÖLELİĞİNE KARŞI DİRENİŞÇİ” pankartının açıldığı, “İNSANCA YAŞACAK ÜCRET VE YILDA İKİ İKRAMİYE İSTİYORUZ – İŞ GÜVENCESİ İSTİYORUZ – YÖNETİMDE SÖZ HAKKI İSTİYORUZ – SAĞLIK İŞÇİSİYİZ SENDİKA HAKKIMIZI İSTİYORUZ – YILLIK İZİN VE YOL PARASI HAKKIMIZI İSTİYORUZ “ yazılı dövizler taşınan eylemde Genel Başkan Arzu ATABEK ÇERKEZOĞLU bir basın açıklaması yaptı.
Dr. ÇERKEZOĞLU açıklamasında şunları söyledi;
“Bizi, Emeğimizi, Sendika Hakkımızı Çalamazsınız!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendikaların yetki sürecini belirleyen Ocak 2014 istatistiklerini iki gün önce yayınladı. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren istatistiklere göre sendikamız Devrimci Sağlık-İş’in üye sayısı 1178. Bu rakam taşeron sorununu çözmek için müjdeler veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın taşeron işçiyi yok saydığının ilanıdır.
Hakları gasp edildiği için taşeron işçilerin büyük sorunlar yaşadığını söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sıra taşeron işçinin sendika ve toplu sözleşme hakkına gelince sessizliğe bürünüyor. Bütünüyle keyfi bir uygulamayla sendikamız üyesi binlerce taşeron sağlık işçisinin talebini, üyelik formlarını, noter beyanlarını istatistiklerde yok sayıyor.
Çıkartılan yasalar ve oluşturulan mevzuat taşeron işçiyi sendikasızlaştırmak üzerine kurulmuş durumda. Hastanelerde taşeron şirketlerden çalıştırılan binlerce sağlık emekçisi büyük buluş olarak nitelenen e-devlet üzerinden sendikamıza üye dahi olamamakta, sendikasız kalmaktadır. Dahası bugüne dek noter üzerinden üyelikleri yapılmış, Çalışma Bakanlığı tarafından onaylanmış on bine yakın üyemiz de onlarla aynı akıbetle karşı karşıya bırakılmaktadır.
Sorun nereden kaynaklanıyor?
Yeni yasayla işçilerin sendika üyelikleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarına göre değil, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre tanımlanıyor. Üyelerimizin SGK kayıtları da çalıştırıldığı şirketler üzerinden ve şirketlerin tek taraflı beyanlarına göre belirleniyor. Taşeron şirket, işçilerin SGK kaydını sağlık işkolu yerine inşaat, nakliye, turizm, gıda, genel hizmetler gibi kendi istediği farklı alanlarda gösterebiliyor. Yani yıllardır hastanelerde hasta bakıcı, laborant, hemşire, radyoloji teknisyeni, pansuman görevlisi, tıbbi sekreter vb. olarak çalışan sağlık işçileri, bir anda “ inşaat işçisi, nakliye işçisi, turizm işçisi” olarak gösterilebiliyor. Hatta kimi durumlarda olduğu gibi (örneğin Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi gibi), bazı taşeron şirketler, işçileri işyerleri olan hastanelerde değil, hiç gitmedikleri ve görmedikleri kentlerde hizmet ihalesi alınan farklı şirketler üzerinden sigortalı göstererek işkolu değişikliği gerekçesiyle sendika üyeliklerinin düşmesine yol açabiliyor.
Neredeyse tamamı asgari ücretle çalıştırılan taşeron işçilerin sendikalaşmaması için patronların, şirket müdürlerinin baskı ve her türlü şiddeti yetmezmiş gibi, bunlara göğüs gerip sendika üyesi olanların üyeliği dahi bakanlık tarafından yok sayılabiliyor. Çalışma Bakanlığı taşeron işçiler için fiilen SENDİKASIZLAŞTIRMA BAKANLIĞI haline dönüşmüş durumda.
Hukuk Tükendi
Bu süreç sendikamız tarafından hem fiili hem hukuki mücadelenin konusu oldu. Örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde üyelerimiz, düzenlediğimiz referandumlarda hastane personel kimliklerinin fotokopisini pusula olarak kullanarak “Sağlık işçisiyim, Devrimci Sağlık-İş üyesiyim” şeklinde irade beyanında bulundu. Bakanlığın istatistiklerine açtığımız dava ile hukuk da haklılığımızı tescilledi. Ankara 12’inci İş Mahkemesi Ocak 2013 istatistiklerinde 1234 olan üye sayımızın 7899 olarak düzeltilmesini ve işkolundaki örgütlülük oranımızın %2.8 olduğuna hükmetti. Buna rağmen her yeni istatistik dönemi karşımıza binlerce arkadaşımızın yok sayıldığı bir tablo çıkarılıyor.
Emeğimiz Çalınıyor, Hakkımız Çalınıyor, Geleceğimiz Çalınıyor, Sessiz Kalmayacağız!
Taşeron işçinin sendika ve toplu sözleşme hakkının gaspı anlamına gelen bu uygulama ve tavır karşısında hangi kapıyı çalsak haklılığımız teyid edildi. Fakat taşeron işçilerin yaşadığı sorunları diline dolayarak sermayenin emeğe saldırı programını hayata geçirmek için çabalayan Hükümet ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı göz göre göre bizleri yok saymaya devam etti. Mahkeme kararlarını ve taşeron işçinin sendikal örgütlülük iradesini önemsemedi.
Bu tavır basit bir mevzuat ya da uygulama sorunu değildir. Bu tavır basit bir bürokrasi sorunu hiç değildir. Çalışma Bakanlığı yayımlanan son istatistikle birlikte taşeron işçiyi yok saydığını ilan etmiştir. Bu politik bir tutumdur. Bu hükümetin taşeron işçileri patronlara örgütsüz ucuz emek olarak sunma kararlılığıdır. Yıllardır bizi görmeyenlerin, emeğimizi ve kimliğimizi yok sayanların bilgisayar sistemleri de bizi görmüyor, yok sayıyor!..
TALEPLERİMİZ
Taşeron sağlık işçileri hastanelerin asli ve sürekli işçileridir, İŞGÜVENCESİ İSTİYORUZ!
Ücretlerimiz açlık sınırının bile altında asgari ücrettir. Bütün işçilerin hakkı olan YILDA İKİ İKRAMİYE HAKKI İSTİYORUZ!
Aylık toplu taşıma abonman ücreti kadar YOL PARASI ve İş Kanunu’nda öngörülen YILLIK İZİNLERİMİZİ İSTİYORUZ.
SGK kayıtlarımızın gerçek! biçimde sağlık işkolundan yapılmasını ve bu yolla gaspedilen SENDİKA HAKKIMIZI İSTİYORUZ!
Başta İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurulları olmak üzere YÖNETİMDE SÖZ HAKKI İSTİYORUZ!
Şimdi, bu temel taleplerimiz ve sendika hakkımız için mücadeleyi yükseltme zamanı.
Bugün buradan ilan ediyoruz: Emeği, kimliği, beyanı, hakları yok sayılan tüm taşeron işçiler adına, bu beş talep öncelikli ve asgari taleplerimizdir.
BİZLER SAĞLIK İŞÇİSİYİZ, SENDİKA ÜYESİYİZ VE SENDİKAMIZ MEVCUT MEVZUATA GÖRE YETKİLİ SENDİKADIR.
İşte mahkeme kararı, işte üyeliklerimiz, işte irade beyanlarımız, işte örgütlülüğümüz! Dost da düşman da bu gerçeği biliyor!
Bugünden itibaren bu taleplerle İstanbul’dan Diyarbakır’a, İzmir’e, Adana’dan Samsun’a, Kocaeli’ne, Bursa’dan Antalya’ya, Ağrı’ya, Hakkari’ye kadar örgütlü bulunduğumuz 58 hastane ve 20’nin üzerinde kentte fiili toplusözleşme sürecini başlatıyoruz. Bizlerin emeğini ve kimliğini yok saymak, sendikal örgütlenme hakkımızı ayak oyunları ile gasp etmek isteyenlere ve her konuştuğumuzda bize ‘haklısınız’ diyenlere sesleniyoruz:
Bizler taşeron işçisi değil, sağlık işçisiyiz!
Öyle üç beş kişi değil, yüz binlerceyiz!
Ve bu kavga üç beş kuruşun kavgasını değil, güvenceli iş insanca yaşam kavgasıdır.”
Dev. Sağlık – İş’in kölelik düzenini protesto eylemi, “TAŞERONA TESLİM OLMAYACAĞIZ” sloganıyla son buldu.
Türk Tabipleri Birliği