Siyasi İktidarı Yaşamı Tehdit Eden Şiddet Uygulamalarına Son Vermeye ve Sağduyulu Davranmaya Davet Ediyoruz
EKLENME TARİHİ: 03 HAZİRAN 2013
İstanbul’da bir haftadır toplumun tüm kesimlerinden farklı görüşlerde yüzbinlerce insan bir araya gelerek barışçıl gösterilerle Gezi Parkı’nı yıktırmamak, buranın AVM’ne dönüştürülmesine suskun kalmamak için demokratik tepkilerini dile getirmiştir. Ancak ne yazık ki sesini duyurmaya çalışan halkın üzerine biber gazı, tazyikli ve boyalı su ve coplarla saldırılmış, toplum birbirine hedef gösterilerek bir vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yüzlercesi de yaralanmıştır.
Bu saldırılar sırasında kimyasal silah olarak kabul edilen ve kronik rahatsızlığı olanların yoğun maruziyet durumunda ölüme yol açtığı bilinen yoğun “biber gazı”nın yanı sıra gaz fişekleri direkt hedef gözetilerek ateşli silah olarak da kullanılmıştır. Siyasi iktidarı acilen bu sorumsuz uygulamaları durdurmaya ve sorumlular hakkında yasal işlemleri başlatmaya davet ediyoruz.
Adli Tıp Uzmanları Derneği olarak bu süreçte yapılması gerekenleri sıralamak istiyoruz.
1. Gösterilerde kullanılan kimyasal silahların bu denli yaygın ve yoğun miktarda kullanılması gazın kullanıldığı bölgede yaşayan tüm halkın sağlığını tehdit eder boyuta varmıştır. Siyasi iktidar ve tüm yetkileri acilen bu uygulamaları durdurmaya çağırıyoruz.
2. Kimyasal gazların kapalı alanlarda, yoğun ve hedef gözeterek kullanımı uluslararası sözleşmelere göre suç kapsamındadır. Herhangi bir etkinlik içinde olmasına gerek olmaksızın bu gazlara maruz kalan herkesin tetkik ve tedavilerini yaptırmaları, adli raporlarının düzenlenmesi ve yasal haklarını kullanmaları önem taşımaktadır. Kimyasal gazlara maruz kalan ve yakınmaları olan kişilerin sağlık hizmetine başvurmasını öneriyoruz.
3. Gösteriler sırasında yararlanan kişilerin acil müdahaleleri sonrası yaşadıklarını belgelendirmeleri ve hukuksal süreci başlatabilmeleri için adli rapor düzenlenmesi gerekmektedir. Adli tıp uzmanlarının tamamını bu konuda duyarlı olmaya ve aktif tutum almaya davet ediyoruz.
4. Adli tıp anabilim dalları, Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlıkları ve Şube Müdürlükleri kendilerine başvuran yaralılarla ilgili olarak sorumluluk almalı, Adli Tıp Kurumu yetkilileri de daha önce Mavi Marmara baskınında uygulandığı gibi adli muayene birimleri oluşturarak yaşananları belgelemelidir.
5. Meslektaşlarımızın adli muayenede göstermeleri gereken yaklaşım, muayenede ve yaralıların kayıt altına alınması gereken işlemler, İstanbul Protokolü’nde açıklandığı gibi yapılmalıdır. Gerek birinci basamak, gerek ikinci basamak ve gerekse üniversite hastanelerinde gözaltı ve tutukluluk hallerinde nasıl bir adli muayene yapılması ve kayıt altına alınması gerektiği protokolde açıklanmıştır. (http://www.ttb.org.tr/eweb/istanbul_prot/ist_protokolu.html )
6. Tüm sağlık kurumları kendilerine başvuran hastaları, kayıt altına almak, acil tedavilerini yürütmek ve talep edildiğinde kendilerine yapılan girişimlerle ilgili yazılı bilgi vermek zorundadır. Bu belgeleme İstanbul Tabip Odası ve ATUD web sitelerinde yer alan adli değerlendirme formuna göre yapılmalıdır. (Bu belge ilgili sayfalarda yer almaktadır. )
7. Bu güne kadar sağlık birimlerinde adli başvurular için belgeleme yapmamış kişiler, TİHV merkezleri ile üniversitelerin adli tıp anabilim dallarına yönlendirilmelidir.
Siyasi iktidarı, bu saldırıları acilen durdurmaya, kamuoyundan özür dilemeye, kışkırtıcı dil kullanmaktan kaçınmaya ve sağduyulu davranmaya davet ediyoruz.
ADLİ TIP UZMANLARI DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU