Şifremi Unuttum

Batı Nil Virusu: Türkiye’de Yayılıyor, Hangi Önlemler Alınmalı?


9 Kasım 2024

Sivrisineklerle bulaşan ve ilk kez 2010’da Türkiye’de de görülen Batı Nil virusu infeksiyonu bu yıl da tespit edildi. Sağlık Bakanlığı, Ağustos ayında yaptığı açıklamada altı kişiye infeksiyonla ilgili teşhis konduğunu belirtti. Bunun ardından yeni bir resmi açıklama yapılmadı. Uzmanlar sahadan gelen bilgiler doğrultusunda 2024’te Türkiye’de çok sayıda vaka görüldüğünü savunuyor.

Sağlık Bakanlığı’na göre virus 2010’dan bu yana Türkiye’de de görülüyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Koç Üniversitesi-İş Bankası İnfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi (KUISCID) Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, 2010 yılında ülkede 40 vakanın bildirildiğini, bunun yüksek bir sayı olduğunu, sonra bir dönem boşluk olduğunu anlatıyor. Prof. Dr. Ergönül 2019’da İstanbul’da bir salgın yaşandığını, yaklaşık 20 kişinin hastalık nedeniyle hastaneye yattığını belirtiyor.

Sağlık Bakanlığı, Batı Nil virusu infeksiyonunun Türkiye’de bu yıl altı kişide tespit edildiğini açıkladı. Bakanlığın 22 Ağustos’ta sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, “Ülkemizde 2010 yılından itibaren görülen Batı Nil virusu infeksiyonu 2024 yılında 6 kişide tespit edilmiştir” denildi. “Bakanlığımızca gerekli çalışmalar yürütülmekte ve süreç hassasiyetle takip edilmektedir” ifadelerinin de kullanıldığı bu açıklamadan sonra yeni bir açıklama yapılmadı.

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı ve İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz ve Prof. Dr. Ergönül Türkiye’de 2024’te birçok vaka görüldüğünü söylüyor.

Vakalar en çok nerelerde?

Prof. Dr. Ergönül, “2024’e gelindiğinde bütün Türkiye’de olabilecek en yüksek vaka sayısı var. Bakanlık bunu bildiriyor” diyor. Meslektaşlarından edindiği bilgilere dayanarak Haziran ayından başlayan süreçte, İstanbul’da yüze yakın vaka olduğunu tahmin ettiğini belirtiyor.

İstanbul’da hastalığın yoğunlaştığı yerlerle ilgili Prof. Dr. Ergönül, “Küçükçekmeçe, Büyükçekmeçe, Beylikdüzü, Avcılar gibi yerler yani Avrupa yakası ağırlık kazanıyor. Bu, buralardaki göl ve göletlerdeki sivrisineklerin kümelenmesinden kaynaklı oluyor” bilgisini veriyor. İstanbul dışında ise Edirne, Kırklareli, Bursa, Adana, Osmaniye, Antakya gibi yerlerden örnekler veriyor ve “Toplam Türkiye’de herhalde yüzlerce vaka var” diyor.

Prof. Dr. Ergönül, “Bunlar yakalanan vakalar. Hekim bunu tahmin etmeli, tanıya yönelik girişimde bulunmalı, onu Ankara’ya göndermeli, Ankara’dan sonuç gelmeli. Bu sürecin her aşaması sorunlu” diye ek yapıyor.

Uzmanlar, vaka sayılarının açıklanması gerektiğini de savunuyor.

Ne zaman sona erer?

Prof. Dr. Ergönül, “Bu süreç Haziran, Temmuz, Ağustos gibi sivrisineklerin aktif olduğu dönemde. başlıyor, belli bir sezonda da bitiyor. Bu günlerde ya da Kasım sonunda bitmesi lazım. Ama tabii iklim değişikliği bu klasik bilgimizi biraz zorluyor. Yoksa eskiden olduğu gibi örneğin İstanbul’da kar yağsa ki önceden Kasım ayında bile bu mümkündü kentte sivrisinek kalmayacaktı.” diyor.

Prof. Dr. Yavuz ise üniversitede çalışma yaptığı klinikte Kasım ayında henüz vaka görmediğini söylüyor: “Yaz ayları ile Eylül ve Ekim’de vakalar gördük. Kendi kliniğimizde Kasım ayında henüz hiçbir olgu görmedik. Şu an mevsimsel olarak hızını biraz daha azaltmış olmasını bekliyoruz. Ama tabii Türkiye’deki veriler nedir, onu tam bilemiyoruz.”

Hangi önlemler alınmalı?

Virusla mücadele konusunda kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilendirmeden ilaçlamaya kadar yapacağı çalışmaların yanı sıra bireysel önlemler de önemli görülüyor.

Prof. Dr. Yavuz, bu alanda yerel yönetimlere önemli rol düştüğünü, merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin birlikte çalışmasının önemli olduğunu belirtiyor ve İstanbul’un bu açıdan iyi bir örnek olduğunu savunuyor.

“Batı Nil konusunda özellikle İstanbul’da çok güzel bir ekip çalışması yürütülüyor diyebilirim. Hem Sağlık Bakanlığı hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) birlikte çok güzel bir çalışma yürütüyor.

Tüm dünya çapında bireysel önlemler de hastalıkla mücadelede önemli bulunuyor. Prof. Dr. Yavuz yapılabileceklerle ilgili örnekler verirken, sivrisineklerin evlere girmesini engellemek için pencerelere sineklik takmanın, sivrisinek olan yerlerde uzun kollu giyinmenin ve vücuda sinek kovucu sprey sıkmanın öneminden bahsediyor.

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında bunların dışında sineklerin çok olduğu dönemlerde cibinlik kullanılması, kapalı ortamlarda hava dolaşımı yaratacak vantilatör ve klima gibi cihazlar kullanılması, evlerin yakınlarındaki su birikintilerinin kurutulması, boş saksı ve teneke kutu gibi yerlerde su birikmesinin önlenmesi gibi öneriler bulunuyor.

Prof. Dr. Ergönül, hastaneye başvuru konusunda ise “Geçmeyen yüksek ateş, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, kol ve bacaklarda uyuşma ve bunları tutamama gibi durumlar olması halinde hemen doktora başvurulması gerekir.” diyor.

Uzmanlara göre Türkiye’de az bilinen Batı Nil virusu ciddiye alınmalı. Prof. Dr. Yavuz, “Hastalığın ülkemizde artık yaygın olarak görüldüğünü, birçok şehirde görülen bir hastalık olduğunu biliyoruz. Çok az bilinen bir hastalık. Ciddiye almamız gerektiğini, çok paydaşlı olarak aynı İstanbul örneğinde olduğu gibi mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Batı Nil virusu nedir?

Mevsimsel olan bu hastalık Amerika Birleşik Devletleri’nden Avrupa’ya ve Orta Doğu’ya kadar birçok ülkeyi etkiliyor.

İnsanlara sivrisinek ısırıklarıyla bulaşan bir Batı Nil virusu vakası ilk kez 1937 yılında Uganda’nın Batı Nil bölgesinde yaşayan bir kişide görüldü. Virus son 50 yıldır insanlarda görülmeye devam ediyor.

Hastalığın yayılmasında kuşlar önemli rol oynuyor. Sivrisinekler, hastalığı taşıyan kuşların kanını emerek infekte olurken virus birkaç gün boyunca kuş kanında dolaşabiliyor. Sivrisineğin tükürük bezlerine giren virus, bu vektörler tarafından ısırılan insanlara ve at gibi hayvanlara geçip, vücutlarında çoğalarak hastalığa neden oluyor. Hastalık doğrudan temas yoluyla bulaşmıyor.

Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) 22 Ağustos 2024’te Batı Nil virusu vakalarının 2024’te Avusturya, Hırvatistan, Fransa, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Romanya, Sırbistan ve İspanya olmak üzere 9 ülkede görüldüğünü açıkladı.

Belirtileri neler?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre virusun bulaştığı insanların yaklaşık %80’inde herhangi bir belirti görülmüyor; %20’sindeyse Batı Nil ateşi gözlemleniyor.

Belirtileri arasında ateş, baş ağrısı, yorgunluk, vücut ağrıları, mide bulanması, kusma ve nadiren vücutta döküntü ile lenf bezlerinde şişlik var.

Hastalığın doğrudan tedavisi yok. Ancak infekte olan kişiler hastaneye kaldırılarak solunum desteği ve diğer hastalıkların gelişiminin engellenmesi gibi önlemlerle destekleniyor. Batı Nil virusu için bir aşı da bulunmuyor.

Prof. Dr. Yavuz, özellikle 65 yaş üstü ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin risk grubunda olduğunu söylüyor; hastalığın ölüme neden olabildiğini belirtiyor.

Haber İçin Tıklayınız