24 Temmuz 2022
On altı ülkeden uzmanların katıldığı uluslararası işbirliği sonucunda 21 Temmuz 2022’de The New England Journal of Medicine (NEJM) dergisinde bir olgu serisi yayımlandı. Londra Queen Mary Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen çalışma, tanı konulmasına ve infeksiyonun yayılmasını yavaşlatmaya yardımcı olmak üzere maymun çiçeği infeksiyonunun klinik semptomlarını yeniden tanımladı. Çalışma, küresel sağlık tehdidine yanıt olarak gerçekleştirildi ve 27 Nisan ile 24 Haziran 2022 tarihleri arasında 43 bölgeden 528 doğrulanmış olgu ile bugüne kadarki en büyük olgu serisi oldu.
Virusun şu anki yayılımı, gey ve biseksüel erkekleri orantısız bir şekilde etkilerken infekte kişilerin %98’i bu gruptandır. Bulguların çoğunda cinsel yakınlık en olası bulaşma yolu olsa da, araştırmacılar virusun herhangi bir yakın fiziksel temasla, solunum damlacıkları yoluyla, potansiyel olarak giysiler ve diğer yüzeyler yoluyla bulaşabileceğini vurguluyor.
İnsan maymun çiçeği infeksiyonu konusunda hem aşılar hem de tedaviler açısından dünya çapında yetersizlik bulunuyor. Söz konusu çalışmanın bulgularının, infeksiyon riski yüksek olanların belirlenmesi de dahil olmak üzere virusa karşı verilecek küresel tepkiye katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yüksek risk grubuna yönelik yapılacak halk sağlığı müdahalelerinin, virusun yayılmasını saptamaya ve yavaşlatmaya yardımcı olabileceği belirtiliyor. Halk sağlığı müdahalelerinin temel bileşenlerini hastalığı tanımlamak, temaslıları izlemek ve insanlara izole olmalarını tavsiye etmek oluşturmaktadır.
Çalışmada incelenen infekte kişilerin çoğu, maymun çiçeğinin şimdiye kadarki tıbbi tanımlarında bulunmayan semptomlarla başvurmuştur. Bu semptomlar, ağızda veya anüste genital lezyonları ve yaraları içermektedir. Klinik semptomlar cinsel yolla bulaşan infeksiyonlara (CYBİ) benzemekte ve kolaylıkla yanlış tanıya yol açabilmektedir. Bazı kişlerde görülen anal ve oral semptomlar, ağrı ve yutma güçlüğü tedavisi için hastaneye yatırılmalarına neden olmuştur. Bu nedenle, bu yeni klinik semptomların tanınması ve uzmanların hastalığı nasıl tanımlayacakları ve yönetecekleri konusunda eğitilmesi çok önemlidir. Yanlış tanı, hastalığın tespit edilmesini yavaşlatabilir ve virusun yayılmasının kontrol atına alınmasını engelleyebilir. Bu nedenle söz konusu çalışmanın, geleneksel CYBİ semptomları ile başvuran riskli gruplardan kişilerde tanı oranlarının artmasını sağlayabileceği düşünülmektedir.