10 Eylül 2021
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, ‘aşıdan kaçan bir COVID-19 varyantının ortaya çıkmaması ve başta aşılanmak olmak üzere maske, mesafe, hijyen kurallarına uyumun sürmesi halinde tünelin ucunda ışığın göründüğünü’ söyledi. Azap, “Önümüzdeki altı ila dokuz ay içinde pandemik dönem sona erip COVID-19 bir endemik hastalık olarak grip gibi insanlar arasında dolaşmaya devam edecek. Az kaldı, biraz daha dişimizi sıkmamız gerekiyor” dedi.
‘Kendinizi virustan koruyarak dünyayı kurtarabilirsiniz’
İstanbul’da bugün başlayan ve üç gün sürecek KLİMİK COVID-19 Simpozyumu’nda toplam 25 oturumda COVİD-19 konuşulacak. Bu önemli etkinliğin ilk gününde basın mensuplarıyla bir araya gelen Azap ve derneğin yönetim kurulu üyeleri, en çok merak edilen soruları yanıtladı.
Bilimsel verilerin, pandeminin bu şekilde yayılmaya devam etmesi halinde virusun değişmeye devam edeceğini söylediğini belirten KLİMİK başkanı, “Bir vadade, mutlaka aşıların da etkisinden kaçabilen yeni varyantlar karşımıza çıkacak. Dolasıyla pandemi kontrol altına alınana kadar, bu salgını olabildiğince baskılamak zorundayız. Aşılar var, ilk çıktığı zamanlardaki sıkı önlemlere gerek yok. Ama insanlar, toplumlar arasında viusun dolaşmasını olabildiğince azaltmak zorundayız” diye konuştu.
Virustan kendilerini koruyanların aslında en yakınlarından başlayarak sevdiklerini, bütün toplumu ve insanlığı da koruduğuna dikkat çeken Azap, “Böylece pandemi bitebilecek. Hatta kendini koruyanlar, yeni bir virusun ortaya çıkmasını engelleyerek bütün dünyayı kurtardığını düşünmeli” dedi.
‘Aşılama oranı yeterli düzeye gelene kadar önlemlere devam’
KLİMİK Genel Sekreteri Prof. Dr. Serap Şimsek Yavuz, COVID-19’un tüm dünyada kontrol altına alınabilmesi için ülkelerde eşit ve yaygın aşılamanın önemli olduğuna dikkat çekti. Bu sağlanana kadar aşıyla birlikte diğer önlemlerin de devam etmesi gerektiğini belirten Yavuz şunları söyledi: “Aşılananlarda hastalığın kötü sonuçlarını engellerken, toplumda, dünyada yeterince aşılama oranına ulaşana kadar yaygın test yapma, maske, mesafe, temizlik, havalandırma ve temas süresini kısa tutma gibi önlemlere devam etmek zorundayız. Yeni varyantların aşıyla elde edilen bağışıklıktan kaçabilmesi veya aşılamanın yeterince yapılamaması gibi sorunlar olmakla birlikte insanların yüzde 80’inde etkili bir bağışıklığın sağlanması halinde büyük oranda rahatlayabileceğimizi söyleyebiliriz.”
‘Mu, Delta kadar bulaşıcı değil’
Yavuz, virusun beklenenden daha fazla mutasyon geçirmesinin en önemli nedenlerinden birisinin, infeksiyonun kontrolsüz bir şekilde çok fazla yayılması olduğunu anlattı: “Hastalığın daha fazla yayılması, virusun aşılardan daha az etkilenmesi gibi ciddi sonuçlar doğuran dört adet ‘endişe yaratan varyant’ tanımlandı. Bunları; Alfa, Beta, Gama ve Delta olarak isimlendiriyoruz. En son ortaya çıkan ve tüm dünyada yayılarak etkili olan Delta varyantı, en bulaşıcı olanı ve aşıların etkisinde de bir miktar azalmaya neden oldu. Kolombiya kaynaklı Mu varyantı, henüz bu tür kötü sonuçlara yol açmadığı için ‘endişe yaratan varyant’ kategorisinde değil. Mevcut veriler Delta kadar bulaşıcı olmadığı için Mu varyantının hakim virus haline gelemeyeceğini düşündürüyor. Toplumlarda az da olsa dolaşmaya devam ederse üzerinde mutasyon biriktirerek daha avantajlı bir virus haline gelebilir. Bu nedenle yakından izlenmekte.”
‘12 yaş üzeri bir an önce aşılanmalı’
Profesör, 12 yaş üzerinin bir an önce aşılanmasının çok önemli olduğunu vurguladı: “Okullar açılmadan 12 yaş üzerinde olanların iki doz aşısının bitirilmiş olması, bizi çok rahatlatacaktı ancak maalesef bu sağlanamadı. Bu grubun en kısa sürede aşılanmasının yanı sıra, okullarda infeksiyonun kontrol altında tutulabilmesi için şu anda uygulanacak maske, mesafe, hijyen önlemlerine ek olarak düzenli test sisteminin kurulması, sınıflarda havalandırmayı iyileştirecek düzenlemelerin yapılması, toplumda infeksiyonun azaltılmasına yönelik etkili önlemlerin alınması gibi uygulamalar da gerekiyor. Okulların açılmasıyla, yeterli önlemin alınmadığı durumlarda ne yazık ki vaka sayılarında artışlar olduğunu diğer ülke deneyimlerinde gördük. Okulları açık tutabilmek için toplumda infeksiyonu azaltacak kısıtlama önlemleri de dahil her türlü önlemin alınması gerektiğini düşünüyoruz.’’
‘Sonbaharda vakalarda artış bekleniyor’
Türkiye’de Alfa varyantı pikinin yaşandığı nisan ile mayıs arasındaki bir aylık süreçte 10 binden fazla ölümün görüldüğünü, Delta varyantının etkili olduğu son bir ayda ise ölüm sayısının 5 bin civarında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Şimşek şöyle devam etti: “Ölümlerdeki bu azalmayı aşıya borçluyuz. 5 bin ölüm de çok fazla ve azaltılması aşılama oranının artmasına ve infeksiyonun toplumda yayılmasını sağlayacak önlemlerin alınmasına bağlı. Sonbaharla birlikte kapalı ortamlarda bulunmanın ve kalabalıkların artması, okulların açılması nedeniyle vaka sayılarının artabileceğini düşünüyoruz. Bunu azaltmanın en önemli yolu, aşılama oranımızı artırmak.”
‘Gruplaşmalar akılcı değil’
Yoğun aşılamayla beraber sosyal hayatın ‘kontrollü’ devam etmesi gerektiğini belirten profesör, yarın İstanbul’da yapılacak aşı karşıtı mitingi de değerlendirdi: “Türkiye’deki infeksiyonların yayılımına bakıldığında belli sayıların üstündeki gruplaşmalar akılcı değil. İstanbul’un infeksiyon parametleri çok yüksek. 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı 150’nin üzerinde. Büyük gruplaşmalar için uygun değil. Bu insanların aşısız olduğunu biliyoruz. Uzun otobüs yolculukları maskeli bile olsa çok riskli.”