23 Ağustos 2021
Yüz yüze eğitim eksikliğinin çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel sağlıklarına ve eğitimleri üzerine çok olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel kuruluşlar COVID-19’un toplumda bulaşma hızını azaltmaya yönelik kısıtlamalara eğitim ve öğretimin en son dahil edilmesini ve infeksiyon baskılandıktan sonra da ilk olarak eğitim ve öğretimin açılmasını önermektedir. Ancak ne yazık ki ülkemizde pandeminin başından itibaren bu öneriye pek uyulmamış, kısıtlamalarda en önce okullar kapatılmış, açılmalarda okullara öncelik verilmemiştir.
KLİMİK Derneği olarak 2021-2022 eğitim ve öğretim sezonunun planlandığı şekilde açılmasını, ülkemizde kontrolsüz ve yoğun bir şekilde devam eden SARS-CoV-2 delta varyantı dalgasına rağmen destekliyoruz. Ancak eski suşlardan çok daha bulaşıcı olması ve aşıların etkinliğinde de bir miktar azalmaya yol açması nedeniyle delta varyantı dalgasının önümüzdeki aylarda şiddetlenerek devam etmesi beklenmekte ve infeksiyon hızının yüksek olduğu dönemlerde eğitimin açık kalabilmesi için ciddi önlemlerin alınması gerekmektedir. Dünyada delta dalgasını yaşamakta olan ülkelerin deneyimlerine bakıldığında ve mevcut bilimsel kanıtlar incelendiğinde, ülkemizde okulların önümüzdeki aylarda açık kalabilmesi için aşağıda özet olarak sunulmuş önlemlerin hepsinin, vakit kaybetmeden uygulamaya konulmasının zorunlu olduğu görülmüştür:
- Aşı hakkı bulunan öğrenci, öğretmen, diğer okul/servis çalışanları ve velilerin hepsinin hızla aşılanmasının sağlanması,
- 12 yaşından büyük olan çocukların hepsine hemen aşılanma hakkı tanınması,
- Çocukların okullarda da aşılanabilmesinin sağlanması,
- Tüm okul çalışanları ve yaşı uygun öğrencilerin okulda bulundukları sürece uygun şekilde maske takmasının sağlanması,
- Sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılması,
- Sınıflarda ve ortak kullanım alanlarında öğrenciler arasında uygun fiziksel mesafenin sağlanabileceği önlemlerin alınması,
- Okullarda uygun temizlik önlemlerinin alınması,
- Okul çalışanları ve öğrencilerin el hijyeni ve öksürük adabı konusuna uyumlarının artırılması,
- Olgu surveyanslarının, temaslı izlemi ve karantina işlemlerinin uygulanması,
- Sınıfların uygun şekilde ve sürekli havalandırılmasının sağlanması,
- Hasta çocukların evde kalmasının sağlanması, özellikle bu yıl COVID-19 dışı solunum yolu infeksiyonlarında da ciddi artış beklendiği için bu konunun velilere ısrarla hatırlatılması,
- Okulda hastalık bulgusu olan öğrencilerin uygun şekilde yönetilmesinin sağlanması,
- Sınıflar arası temasın azaltılmasına yönelik önlemlerin alınması,
- Okullarda gerek öğrencilere gerek öğretmenlere gerekse çalışanlara hızlı antijen testleriyle veya havuzlanmış PCR yöntemiyle düzenli olarak, haftada 2 kez SARS-CoV-2 testi yapılması ( tarama testleri, özellikle ülkemiz gibi infeksiyon hızının yüksek olduğu ve kalabalık sınıflar nedeniyle öğrenciler arası mesafenin 2 m’den az olacağı okullarda infekte kişilerin yakalanarak infeksiyonun yayılmasını engelleyebilecektir. Tarama testlerinde daha kolay alınabilecek tükürük gibi örneklerin kullanımı da değerlendirilmelidir.)
- Merkezi havalandırması olmayan sınıflarda etkili havalandırma sağlayabilmek için pencerelere uygun ve güvenli şekilde fanların yerleştirilmesi ve böylece potansiyel olarak kontamine havanın dışarı atılmasının kolaylaştırılması
- Sınıflara, havalandırmanın etkinliğini izleyebilmek için karbondioksit sensörleri yerleştirilmesi,
- Salgın sırasında hastalık veya temas nedeniyle çalışamayacak öğretmenler olabileceğinden, eğitim ve öğretimi devam ettirebilmek için yeterli öğretmen istihdamının sağlanması.
Son olarak, pandemi döneminde okullarda eğitimin aksatılmadan yürütülebilmesi için hazırlanacak rehber dokümanların Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve konuyla ilgili diğer paydaşlar tarafından ortak olarak hazırlanmasının, bu rehberlerde güncel bilimsel önerilerin hepsinin yer alması ve ortaya çıkabilecek uyumsuzlukların önlenmesi açısından son derece önemli olduğunu belirtmek isteriz.