Antimikrobiyal direnç artık dünya çapında ciddi bir sorundur. Gelişmekte olan ülkelerde insanlar doğru antimikrobiyal tedaviye erişemedikleri için ölürken, uygunsuz kullanımdan kaynaklanan antimikrobiyal direnç ise her kıtada endişe yaratmaktadır. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ülkelerin antimikrobiyal direncini izlemeye ve müdahaleleri uygulamaya yönelik sistemler kurmalarına yardımcı olmak için küresel stratejiler oluşturmakta ve kılavuzlar yayınlamaktadır. Ayrıca 18-24 Kasım tarihleri antimikrobiyal direnci konusunda farkındalığı ve anlayışı artırmak amacıyla Antimikrobiyal Direnci Farkındalık Haftası olarak belirlenmiş ve özellikle tek sağlık paydaşları arasında en iyi uygulamaları teşvik etmek amacıyla küresel bir kampanya olarak duyurulmuştur. Her yıl düzenlenen bu haftanın 2023 yılı teması ise 2022’de olduğu gibi “Antimikrobiyal direncin birlikte önlenmesi” olarak bildirilmiştir.
Antimikrobiyal dirençli hatta çoklu ilaca dirençli mikroorganizmalar sağlık hizmetiyle ilişkili infeksiyonlardan sorumlu olarak bilinmekle birlikte, bunlar aynı zamanda hastane dışındaki hastalardaki infeksiyonlardan da sorumludur. Ayrıca sağlıklı bireylerin normal bakteri florasının bir parçası olarak da bulunabilecekleri gibi, çevrede, evcil hayvanlarda, gıda üreten hayvanlarda ve bazen de gıdalarda da bulunabilirler. Antimikrobiyallerin insanlarda, evcil ve çiftlik hayvanlarında ve tarımda yanlış kullanımı da dahil olmak üzere birçok faktör dünya çapında antimikrobiyal direnç tehdidini artırmaktadır. Dahası antimikrobiyal direncin yaygın olduğu bir ülkeye seyahat eden kişiler, sağlık hizmetleriyle temas kurmadan bile çoklu ilaca dirençli bakteriler tarafından kolonize olarak geri dönebilirler. Tüm bu nedenlerle antimikrobiyal dirençli mikroorganizmalar için ekolojik alan giderek genişlemektedir.
Araştırma ve geliştirme sürecinde dirençli mikroorganizmalara karşı potansiyel olarak etkinliğe sahip olabilecek ve önümüzdeki 5-10 yıl içinde pazarlanabilecek çok az bileşik bulunmaktadır. Antimikrobiyal dirençli mikroorganizmalar bir süre sonra mevcut tedavilere de yanıt vermeyebileceğinden, bu mikroorganizmaların neden olduğu infeksiyonlar daha uzun hastalık ve hastanede kalış süresine ve daha fazla ölüm riskine neden olur. Hatta modern tıbbın, infektif komplikasyonları veya infeksiyonları önlemek için etkili antimikrobiyallerin bulunmasına güveniyor olması göz önüne alındığında etkili antimikrobiyaller olmadan yoğun bakımlarda hasta takibi, organ nakilleri, kanser kemoterapisi, erken doğmuş bebeklerin bakımı ve hatta kalça veya diz protezi gibi yaygın cerrahi prosedürlerin uygulanması bile mümkün olmayacak hale gelebilir.
Mikroorganizmalar üzerinde ekolojik baskı oluşturan ve popülasyonlarda antimikrobiyal dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkmasına ve seleksiyonuna katkıda bulunan antimikrobiyallerin ihtiyatlı kullanımı (yani yalnızca ihtiyaç duyulduğunda, doğru dozda, doğru doz aralıklarında ve doğru sürede), gıda üreten hayvanlarda antimikrobiyal kullanımının yakın takibi ve kontrolü, el hijyenine uyumun artırılması, tarama, izolasyon vb. dahil olmak üzere antimikrobiyal dirençli mikroorganizmaların çapraz bulaşmasının kontrolüne yönelik hijyenik önlemlerin (infeksiyon kontrolü) iyi uygulanması gibi birçok önlemle bu genişlemeyi kontrol altına almak ancak mümkün olacaktır.
Antimikrobiyal direncin daha fazla ortaya çıkmasını ve yayılmasını önlemek için halk, sağlık çalışanları ve politika yapıcılar arasında en iyi uygulamalar teşvik etmek ve bunlara yönelik çalışmalar planlanmak görevimiz olmalıdır. İnsanların güvenliğini ve sağlık hizmeti kalitesini iyileştirmeye kararlı olmak; akılcı antimikrobiyal yönetimini ve bu amaçlarla yapılacak araştırma ve geliştirme çalışmalarına yatırımların çekilmesini sağlamak en önde gelen hedeflerimizden biri olmalıdır.
KLİMİK Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu (ADÇG)