7 Eylül 2022
Sosyal temas kısıtlamaları hastalığın yayılmasını durdurdu, ancak karantina önlemlerinin maliyetlerini ve faydalarını tartmak zor.
Viyana Tıp Üniversitesi’nden veri bilimci Peter Klimek, “Karantina önlemlerinin etkinliğini tahmin etmenin en iyi yolunun ne olduğu gerçekten net değildi” diyor. Yine de, 100’den fazla ülkenin hükümet politikalarının sıkılığını ve zamanlamasını izleyen Oxford Üniversitesi’nden araştırmacılar ve meslektaşlarıyla, bir ülkenin önleyici politikaları ne kadar sıkıysa, COVID-19 nedeniyle ölümleri önlemede o kadar başarılı olduğunu buldular.
Okulları kapatmaktan insanları evde kalmaya zorlamak gibi karantina politikalarından hangisinin daha etkili olduğu konusunda daha incelikli içgörüleri ortaya çıkarmak, bunlar çoğunlukla peş peşe açıklandığından daha da zorlaşmaktadır.
İlk COVID-19 dalgasından sonra Klimek’in ekibi binlerce hükümet müdahalesini analiz etti. Ekip, bazı önlemlerin bir modellemeye göre etkili göründüğünü, ancak diğerlerine göre etkili olmadığını ve etkinlik tahminlerindeki belirsizlik aralıklarının geniş olduğunu kaydetti. Sonuçta araştırmacılar genel bir sıralama oluşturabildiler. En etkili önlemlerin, küçük toplantıları yasaklama, işletmeleri ve okulları kapatma, ardından da ülke sınırlarındaki kısıtlamalar ve ulusal karantinalar olduğu bulundu. Kırılgan nüfuslara devlet desteği sağlanması ve risk iletişim stratejileri gibi daha az müdahaleci önlemlerin de etkisi oldu. Bununla beraber, havaalanı sağlık kontrollerinin fark edilebilir bir faydasının olmadığı bulundu.
Sıradaki Pandemi
Artık COVID-19 aşıları ve şiddetli hastalıklara yönelik tedaviler yaygınlaştığından, bunlardan tam olarak yararlanabilen çoğu ülkenin karantinaya dönmesi pek olası görünmemektedir. Peki, araştırmacılar, başka bir viral pandemi olduğunda verilecek kararları şekillendirebilecek neler öğrendiler?
Klimek’in karantina çalışmalarından çıkardığı bir ders, virusun erken dönemde ortadan kaldırılmasını sağlayabilecek bir fırsat penceresinin olmasıdır; Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde olduğu gibi. Daha sert önlemler daha erken ve daha geniş çapta kabul edilmiş olsaydı, pandemi çok farklı şekilde sonuçlanabilirdi. Klimek, “Bence bu, almamız gereken büyük bir derstir.” diyor.
Buradaki çelişki, etkili bir resmi kısıtlamanın veya ilk göstergelerin önerdiğinden daha hafif olduğu ortaya çıkan bir virusa karşı uygulanan sert ve hızlı müdahalenin aşırı tepki verildiği şikayetlerine yol açabilmesidir.
Gelecekteki bir tehdit COVID-19’dan tamamen farklı bir şekilde yayılabilir elbette. Bir sonraki pandemiye ağırlıklı olarak küçük çocukları etkileyen ve onlar tarafından yayılan bir grip virusu neden olursa, etik seçimler çok farklı olabilir.
Karantinalardan çıkan başka bir ders: toplumda zaten var olan eşitsizlikleri daha da kötüleştirdikleridir. Zaten yoksulluk ve güvensizlik içinde yaşayanlar en çok etkilenenler olmaktadır. Eşit olmayan etkilere karşı korunmak için iyileştirilmiş sağlık erişimi ve uygun zamanlarda finansal güvenceler gerekmektedir.
Harvard T.H. Chan School of Public Health’den sağlık politikaları araştırmacısı Thomas Tsai, şeffaflığın da önemli olduğunu söylüyor: halkın pandemi kontrol politikalarına nasıl karar verildiği konusunda bilgilendirilmeye ihtiyacı var. “Bu, hem bilime hem de değerlere duyarlı olduğu için, halk sağlığı politikalarının daha az çelişkili görünmesini sağlar.” diyor.