2 Kasım 2021
Grip her yıl 3-5 milyon kişiyi etkileyen, 250-500 bin kişinin ölümüne neden olan influenza virusunun yol açtığı bir infeksiyon hastalığı. Türkiye’de de grip sezonu başladı. Grip, ekim ayında başlayıp aralık ayında artarak nisan-mayıs aylarını kapsayan döneme kadar sık görülüyor. Bu yıl COVID-19 pandemisinin de bulunması nedeniyle daha fazla endişeye yol açıyor.
İnfluenza yapısının kolaylıkla değişebilmesi, bağışıklık sistemimizden kaçabilmesine neden oluyor. Küçük yapısal değişiklikler, hastalığa her yıl yakalanmamızın nedeni. 10 ila 30 yılda bir ortaya çıkan büyük yapısal değişiklikler ise pandemi dediğimiz, tüm dünyayı etkileyen büyük salgınlara yol açıyor. Tarihteki bilinen en büyük grip salgını I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan ve savaştan daha fazla ölüme yol açan 1918 İspanyol gribi. En son pandemi ise 2009 yılında Meksika’dan başlayıp dünyaya yayılan H1N1pndm (domuz gribi) virusuyla yaşandı.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu griple ilgili dokuz soruya şöyle yanıt verdi:
1. Nasıl bulaşır? Bulaşı nasıl engelleriz?
Grip virusu damlacık yoluyla bulaşır. Öksürüp hapşıran kişi, virus içeren çok sayıda damlacığı etrafa yayar. Damlacıkların ağız, burun ya da gözlerimize ulaşmasıyla hastalık bulaşır. Bu nedenle gripli bir kişi virusu etrafa yaymamak için öksürüp hapşırırken ağzını bir mendille, mendil bulamıyorsa kolları ile kapatmalı. Ellere hapşırmak en tehlikeli olanı. Ellere bulaşan virus buradan dokunulan her yere yayılır. Gripli kişi sık sık ellerini yıkamalı. Su ve sabun bulunamadığı durumda el antiseptiklerile eller ovalanarak da temizlik sağlanabilir.
Gribin toplumda yayılmaması için virusun en çok saçıldığı hastalığın ilk günlerinde, okula, işe gidilmeyip evde istirahat edilmeli. Ev halkını korumak için eller sık sık yıkanmalı, oda havalandırılmalı. Özellikle yakınında hastalığın ağır seyretme riski olan kişiler varsa hasta kişinin maske takması yararlı olacaktır. Maske, ağız ve burunu tam kapamalı, ıslandığında değiştirilip eller yıkanmalı.
2. Yakanlandığımızı nasıl anlarız?
Grip, ani başlangıçlı ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı, kas ve eklem ağrılarıyla seyreder. Ateş, eklem ve kas ağrılarının olmaması nezle gibi daha hafif seyreden diğer solunum yolu hastalıklarını düşündürür. Öksürük şiddetli olabilir, iki hafta veya daha fazla sürebilir. Ateşin uzun sürmesi, koyu renkli balgam, göğüs ağrısı ve/veya nefes darlığının eklenmesi grip virusunun zayıflattığı akciğerlere bakterilerin ulaştığını düşündürür.
Bu durumda mutlaka doktora başvurulmalı. Özellikle risk grubunda bulunan bağışıklık sistemi zayıf kişilerde bu durum tehlikeli olabilir. Yine sinüslere ve orta kulağa bakterilerin ulaşarak sinüzit ve orta kulak iltihabına yol açması da hastalığın istenmeyen, antibiyotik tedavisi gerektirebilecek sonuçlarındandır. Öne eğilmekle artan baş ağrısı, kulak ağrısı uyarıcı olmalı.
3. Kimler risk altında? Tedavisi var mı?
Grip, tüm yaştaki bireyleri etkiler, okul devamsızlıklarına, iş kayıplarına neden olur. Ancak, özellikle gebeler, 50 yaş üstündekiler, beş yaş altındakiler, akciğer, kalp hastalığı olanlar, böbrek, karaciğer yetmezliği olanlar, kanser, diyabet gibi hastalıklar veya ilaçlar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, organ nakli yapılanlar ve aşırı şişman kişiler gripten daha çok etkilenir. Bu kişilerde grip hastaneye yatışlara hatta ölümlere neden olmakta.
Gribin tedavisi istirahat ve destek. Ateş düşürücü ilaçlar, bol sıvı alımı önerilir. Ancak risk grubundaki kişiler ve risk grubunda olmasa bile hastalığın ağır seyrederek komplikasyonlara yol açtığı kişilerde doğrudan grip virusuna etkili ilaçların (oseltamivir, zanamivir vb.) kullanılması gerekir. Bu durumda yatak istirahati ve destek tedaviyle yetinmeyip mutlaka doktora başvurmak gerekir.
4. Nasıl korunuruz?
Gribe yakalanmamak için sık el temizliği, sağlıklı beslenme, mevsime göre giyinme gibi kişisel önlemlerin yanı sıra özellikle risk altındaki kişiler için en etkili korunma yolu aşı. Aynı zamanda bu kişiler, gribin en önemli komplikasyonu, ölümlerin büyük oranda nedeni olan pnömoni (zatürre) açısından da risk altında. Doktorlarından bilgi alarak pnömokok aşısı da olmalılar.
5. Aşı ne zaman yapılmalı? Her yıl neden aşılanmak gerekiyor?
Ülkemizde Ulusal Sentinel Sürveyans (Takip) Ağı’yla grip hastalığı izlenmekte. Bu ağ, Dünya Sağlık Örgütü’nün Global İnfluenza Sürveyans ve Yanıt Sistemi’yle de bağlantılı. Buna göre grip her yıl ekim ayında başlayıp aralık ayında artara nisan-mayıs aylarını kapsayan dönemde sık görülmekte. Bu nedenle grip aşısının her yıl ekim ayında yaptırılması gerekmekte. Ancak risk grubundaki kişiler, daha önce yaptırmadıysa şubat ayına kadar aşıyı yaptırabilir.
Grip hastalığının geçirilmesiyle veya aşılamayla oluşan bağışıklık, virusun yapısında gerçekleşen sürekli değişiklikler nedeniyle kalıcı değil. Aşılanan veya hastalığı geçiren bireyler bir sonraki grip mevsiminde hastalığa tekrar yakalanabilir. Ayrıca, virusun yapısı değiştiği için, takip verilerinden elde edilen bilgilere göre aşı içeriği her yıl yenilenmekte. Bu nedenle mevsimsel gripten korunmak için her yıl aşı olunması gerekir.
6. Aşı kimlere yapılmalı?
Grip (influenza) aşısı altı aydan büyük herkese önerilmekte. Ancak risk gruplarındaki kişiler ve bunların yakın temaslıları ve sağlık çalışanları grip aşısının öncelikle yapılması gereken gruplar.
- Komplikasyon riski yüksek olanlar
- Gebeler
- Altı ila 59 aylık çocuklar ve 50 yaş üstü yetişkinler
- Kronik hastalığı olanlar (Astım dahil kronik akciğer hastalığı, diyabet, metabolik hastalıklar, kalp hastalığı, kronik karaciğer, kronik böbrek hastalığı, nörolojik hastalıklar)
- Bağışıklığı baskılanmış hastalar
- Altı ay ile 18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin tedavisi kullananlar
- Obez kişiler (yetişkinde: Vücut kitle indeksi ≥40 olanlar)
- Komplikasyon riski yüksek olanlarla aynı evde yaşayan veya bakım verenler
- Sağlık çalışanları
- Özellikle altı aydan küçük çocuklarla temasta bulunanlar
- Beş yaş altı ve 50 yaş üstü kişilerin ev temaslıları ve bakım verenler
7. Aşının yapılmaması gereken durumlar ve yan etkileri neler?
Yumurta alerjisi olanlara veya aşıya/aşı içeriğindeki maddelere karşı daha önce ciddi alerjisi gelişmiş olanlara grip aşısı yapılmamalı. Grip aşısının ciddi yan etki yapma olasılığı diğer aşılardan farksız. Aşının erişkinlerde görülen en sık yan etkisi enjeksiyon yerinde ağrı ve hassasiyet. Bu şikayetler yüzde 10-64 oranında ortaya çıkıyor ve bir-iki gün içinde kayboluyor. Aşıya bağlı ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik gibi sistemik belirtiler diğer aşılardan veya ilaç içermeyen (plasebo) bir enjeksiyondan fazla değil. Ülkemizde uygulanan grip aşıları (İİV3 veya İİV4) inaktif (cansız) virus aşısı olduğundan aşıya bağlı grip gelişmesi mümkün değil. Aşı felç yapmaz, kısırlığa neden olmaz, gebelerde de güvenle yapılabilmekte.
8. Ülkemizde hangi aşılar var?
Ülkemizde iki tip inaktif (cansız) virus aşısı var. Bunlar üç ayrı influenza virus tipi içeren üç valan inaktive influenza aşısı (İİV3) ve dört ayrı influenza virus tipi içeren dört valan inaktive influenza aşısı (İİV4). Bu aşılar ölü aşılar olduğundan kesinlikle grip hastalığına yol açmaz. Bu aşılardan İİV3 aşıları, riskli gruplara, hastanelerin aşı birimlerinde veya Aile Sağlığı Merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmakta. İİV4 aşısının geri ödemesi henüz yok. İİV4 aşısı diğer aşıdan farklı olarak, fazladan bir B virusu antijenini daha içermekte. Bu nedenle bu aşının koruyuculuğunun daha fazla olması beklenmekte.
9. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kimlerin grip aşısını karşılıyor?
- 65 yaş ve üzerindeki kişiler
- Yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler
- Gebeliğin 2. veya 3. üç ayında (trimesterinde) olan gebeler
- Astım dahil kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olanlar
- Diyabet dahil herhangi bir kronik metabolik hastalığı bulunanlar
- Kronik böbrek yetmezliği olanlar
- Kan hastalığı (hemoglobinopatisi vb.) olanlar
- Bağışıklık sistemi yetmezliği olan veya bağışıklığı baskılayan tedavi alanlar
- Altı ay-18 yaş arasında olan ve uzun süreli aspirin (asetil salisilik asit) tedavisi alan çocuk ve ergenler
Bu kişiler için grip aşısı, hastalıklarını/gebelik durumunu belirten sağlık raporuna dayanılarak her branştan hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanmakta.