27 Ekim 2021
Alman biyo-teknoloji şirketi BioNTech’in kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, dünyanın ilk Covid-19 aşısını geliştirdi. Türk asıllı Alman bu iki bilim insanı, bilime ve teknolojiye katkılarından dolayı İspanya’nın en büyük onuru olan Asturias ödülüne layık görüldü. Euronews son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden olan bu doktor çiftle başarıları, biyo-teknoloji alanındaki çalışmaları ve dünyayı değiştirmekle alakalı yeni hedeflerini konuştu. Şahin ve Türeci çifti Covid-19 dışında AIDS, sıtma ve verem gibi hastalıklara karşı aşı bulmak ve MRNA yöntemini kullanarak kanseri tedavi etmek istediklerini belirtiyor.
Tokunbo Salako, euronews: “Öncelikle bu ödülü kazandığınız için sizleri tebrik ederim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?”
Özlem Türeci, BioNTech’in Kurucu Ortağı, Bilim İnsanı: “Bu bizim için büyük bir onur, çok mutluyuz. Çünkü bu çok prestijli bir ödül. Ancak daha da önemlisi yaptıklarımızın tüm insanlığa hizmet etmesi ve katkı sağlaması.”
euronews: “Hala aşı olmaya karşı olan kişilere ne söylemek istersiniz?”
Uğur Şahin, BioNTech’in Kurucu Ortağı, Bilim İnsanı: “Öncelikle onları çekinceleri hakkında dinlemeliyiz. Çünkü ortalıkta çok yanlış bilgi dolaşıyor. İnsanlar kime güveneceklerini de bilmiyor. Bu konuda insanları bilgilendirmek öncelikle bizim görevimiz. Fakat bu görev aynı zamanda tüm topluma ait, çünkü halk arasındaki iletişimi korumalıyız. Aşı olan insanların diğer kişilerle iletişim halinde olması elzem. Toplumun bu konuda birlik olması ve farklı gerçeklerle görüş ayrılıklarına düşmemesi gerekli.”
euronews: “Geçen sene, bu kadar hızlı bir şekilde aşı geliştirmenin imkansız olduğu söyleniyordu ancak siz bunu başardınız. İnsanların korkularını ve neden çekingen davrandıklarını anlayabildiniz mi?”
Özlem Türeci: “Evet kesinlikle bunu anlayabiliyoruz. Bu sadece aşılara özgü bir durum değil. Bu genel bir tepki, çünkü insanlar sağlıkla alakalı olunca bazı şeyleri bilmek, anlamak istiyor. Ortalıkta çok fazla bilgi dolaşıyor ve bunları sıralamak ve anlamak oldukça zor. Bizler tıp eğitimi almış doktorlarız ve kanser hastalarını iyileştiriyoruz. Her hastalıkta ve hastada aynı sorularla karşılaşıyoruz.”
“Bu tedavi şekli bana ne yapacak? Zarar verecek mi? İnsanlar vücutlarında ne olacağına dair bilgilenmek istiyor. Bu da en doğal hakları.”
Uğur Şahin: “Ancak şunu bilmek ve anlamak çok önemli, bu aşı sadece bir senede geliştirilmedi. Bu aşı yaklaşık 30 yıllık bir araştırmanın ürünü. 100 metrelik bir yarışa hayatı boyunca hazırlanmış bir koşucuyu düşünün. Tamamıyla antrenmanlı ve pandemiye karşı düzenlenen yarışı en kısa sürede bitirmeye hazır. Tekrar söylüyorum, bu aşının arkasında 30 yıllık bilimsel bir araştırma var.”
euronews: “Şimdi biraz daha derin konulara geçelim. Örneğin üzerinde çalıştığınız haberci RNA teknolojisi. Bu tedavi şekli sizce ne yöne doğru gidiyor?”
Özlem Türeci: “Haberci RNA teknolojisi değişim potansiyeline sahip. MRNA, doğa tarafından bulunan en eski bilgi teknolojisidir. Yani hücrelerin içerisine bilgi gönderilebilir. Teoride, vücudun farklı hücrelerine ne yapmaları gerektiğini söyleyebilirsiniz ve bu yöntem birçok farklı alanda kullanılabilir. Belirli bir hastalık ya da mekanizma için kullanabileceğiz bir alet kutusu diyebiliriz.”
“Sizi sınırlayan tek şey hastalığı ve ne tarz bilgi aktaracağınızı bilmektir. Bunu bildiğiniz anda MRNA’yı kansere, otoimmün yani bağışıklık sisteminin vücudun normal dokularına saldırdığı hastalıklara ve alerji oluşumuna karşı kullanabilirsiniz. Biz de tüm bu hastalıkları ve ilerideki olası tedavi yöntemleri için çalışıyoruz.”
euronews: “Peki gelecekteki hedefleriniz nedir? Örneğin sıtmaya ya da kansere karşı bir tedavi gelişmeyi düşünüyor musunuz?”
Uğur Şahin: “Şu anda farklı hastalıklara karşı tedavi geliştirme imkanına sahibiz. Elbette bir taraftan da MRNA teknolojisini hastalıklara karşı kullanmak istiyoruz. Verem ve sıtmaya karşı, insanlık neredeyse 100 senedir savaş veriyor. Örneğin şu anda AIDS’e karşı kesin bir tedavi yok. Bu hastalıktan korunmak amacıyla aşı geliştirme çalışmalarımız devam ediyor.”
“Bunun yanında kansere karşı aşı geliştirmeye çalışıyoruz. İnsanların bağışıklık sistemini kansere karşı savaşta geliştirecek bir aşı…”