Şifremi Unuttum

Prof. Dr. Önder Ergönül: Pandemi Enerjimizi Çözüme Yoğunlaştıran Büyüteç Görevini Gördü


28 Ekim 2020

Pandemi Günlerinde Koç Üniversitesi ve İş Bankası İşbirliğiyle Açılan İnfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi Üzerine Prof. Dr. Önder Ergönül ile Söyleşi

Dünyanın hazırlıksız yakalandığı koronavirus pandemisinde, tanı yöntemlerinin çalışmaması, etkin tedavinin bulunamaması ve bulaşma yollarının tartışmalı olması nitelikli araştırma merkezlerine duyulan ihtiyaca dikkatleri çekti. Koç Üniversitesi bünyesinde İş Bankası desteği ile hayata geçen ‘İnfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’ ilaç geliştirme ve aşı ön çalışmalarının yanı sıra tanısal yöntemler, infeksiyon kontrolünde temel bilgiler vermek için hızla yapılandı. Merkez’in en büyük amacı, infeksiyon hastalıkları riskine karşı ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmayı sağlamak.

Pandemi süreci, virus karşısında insanlığı çaresiz hissettirmiş olsa da, tam da bu çaresizliği nitelikli yapılanmaların yola çıkış sebebi olarak görmek mümkün. Türkiye’nin ilk ve tek ‘İnfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi’, araştırma kaynaklarının yetersizliği ve bilgiye birinci elden ulaşamadığımız salgın sürecinde ortaya çıktı. Koç Üniversitesi ve İş Bankası iş birliğiyle faaliyete geçmeye hazırlanan Merkez, infeksiyon hastalıklarını araştırmak, daha çok bilim insanı ve hekimin bu alanda var olmasını sağlamak, bilim üretebilmek ve bilgiyi paylaşmak için disiplinli şekilde çalışmaya hazırlanıyor. Merkez’le ilgili sorularımızı Merkez Başkanı Profesör Doktor Önder Ergönül yanıtladı.

Koç Üniversitesi ve İş Bankası iş birliğiyle açılan merkez Türkiye’nin ilk ve tek İnfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi… Bu emsalsiz dayanışma nasıl gerçekleşti?

COVID-19 vakaları henüz ülkemizde görülmeden önce, üyesi olduğum Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (ESCMID) ile İstanbul’da ortak makale hazırlamıştık. Aynı dönemde, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) görevlisi olarak Azerbaycan’a, gittim. Dünya genelinde vakalar artmaya başladıkça insanlarda merak uyandırdı. İş Bankası yöneticileri yaptıkları ‘bilgilendirici’ toplantılar vesilesiyle, beni davet ettiler. Davetlerine katılarak temel bilgileri paylaşarak -her ne kadar Türkiye ve komşularında henüz vaka görülmemiş olmasına rağmen- koronavirusun tehlikeleri hakkında öngörülerimi aktardım. İş Bankası yetkilileri salgınla ilgili aktif olduğumuzu, Koç Üniversitesi Hastanesi’nin Biyogüvenlik Seviye 3 Laboratuvarı’nda çalışmalar yapmaya hazırlandığımızı gözlemlediler. Pandeminin başlamasıyla, Biyogüvenlik 3 Laboratuvarı’mızda koronavirusla ilgili araştırmalar yapmak istiyorduk ancak evrensel merkezler gibi olabilmek için, eksiklerimizi hızlı tamamlamak gerekiyordu. Bu nedenle İş Bankası ile aramızdaki iletişimin güveniyle, doğrudan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’ye ulaştım. Kendisi konunun ciddiyetine vakıf ve duyarlılıkla dönüş yapınca, Koç Üniversitesi Rektörü Umran Savaş İnan’la görüştüm. Böylece Nisan ayından itibaren sürece girmiş olduk. Merkez’in ihtiyaçlarını belirlerken, 1930’larda salgın hastalıklara karşı aldığı koruyucu önlemler ve infeksiyon hastalıklarına yönelik yaptığı çalışmalarla bildiğimiz Hıfzısıhha Enstitüsü’ne benzer şekilde; Almanya’daki Robert Koch Enstitüsü ve Fransa’daki Pasteur Enstitüsü gibi büyük bir merkez olmayı hedefledik. Türkiye’de bu hedefi karşılayabilecek kadro kaynakları ve üniversitemiz bünyesinde malzeme altyapılarının yeterli olduğunun, ancak desteğe ihtiyaç duyduğumuzun altını çizdik. Kısa sürede hızla yol alabilmemize etken 3 maddeyi; meslektaşlarımın birikmiş uzmanlık düzeyi, Koç Üniversitesi’nin atak davranması ve İş Bankası’nın duyarlı yaklaşımıyla açıklayabiliriz. Merkez’in İstanbul’da varlık gösteren ‘kritik’ coğrafi konumu da oldukça önemli. Kıtalar arasında, Doğu ve Batı’yı birleştiren bir şehirde; komşu ülkelerimizi de kapsayarak adı henüz bilinmeyen viruslar ve yeni infeksiyonların saptanması konusunda kendimizi sorumlu hissediyoruz.

Röportajın Devamı İçin Tıklayınız