Prof. Annelies Zinkernagel ile Röportaj
KLİMİK Derneğiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Çok etkilendim. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji dallarını bu kadar bütünleştirmesi oldukça etkileyici. Benim düşüncem, gerçekten olması gerekenin bu olduğu yönünde; çünkü biri olmadan diğerinin olması düşünülemez. İsviçre’de iki alanda iki ayrı topluluğumuz bulunmakta ve üç senede bir birlikte benzer bir konferans düzenlemekteyiz. Bildiğiniz gibi ESCMID de bu konuda benzer bir yol izlemekte ki bu bizim için oldukça önemli. KLİMİK’in bu birlikteliği bu denli güzel bir şekilde sağlamasının gerçekten iyi bir iş olduğunu düşünüyorum.
2011 yılında European Society of Clinical Microbiology and Infectious Diseases (ESCMID) Genç Araştırmacı ödülünü aldınız. ESCMID’de bilimsel çalışmalardan sorumlu yönetim kurulu üyesisiniz. Genç araştırmacılara önerileriniz nelerdir?
Yaptığınız işten keyif alın. Seçme şansınız varsa sevdiğiniz işi yapmayı seçin. Tercihiniz benim yaptığım gibi bilimsel araştırmaları klinik faaliyetlerle birleştirmek de olabilir, veyahut klinik faaliyetlere odaklanmak da. Yaptığınız işi sevmenizin son derece yararlı ve büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Kendi adıma çok şanslıydım. Kariyerimde her şey olması gerektiği gibi devam etti. Ancak bulunduğum noktaya çalışmadan gelmek mümkün değil. Bence bu önemli bir kombinasyon. Eğer bir yolda devam etmeye cesaretiniz varsa, kararlıysanız, onun için çalışmaya devam edin.
ESCMID olarak, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojinin tüm ülkelerde çok güçlü bir şekilde birlikte çalışmasını sağlayan ve genç araştırmacılar ile daha kıdemli araştırmacılar arasında bağlantı kurabileceğimiz iyi bir platform sağlamaya çalışıyoruz. Bence, siz de burada tam olarak doğru şeyi yapıyorsunuz. Bugünlerde birlikte çalışmadan çok ileriye gidilebileceğini düşünmüyorum. Bence öyle görünüyor ki bu noktada KLİMİK olarak doğru yoldasınız.
TAE’den beklentileriniz nelerdir ? TAE ve AGUH ortak çalışma ve iş birliğine dair düşünceleriniz nelerdir?
Harika olur. Bence TAE ve AGUH tam anlamıyla gençler adına yine gençler tarafından yürütülen benzer topluluklar olup, kendi ihtiyaçlarını belirmek ve karşılamak konusunda doğru amaçlar dahilinde kurulmuşlar. Bence bir araya gelmeleri gerçekten harika olur.
Babanız Rolf M. Zinkernagel, 1996 yılında “Cellular Immune Recognition and the Biological Role of Major Transplantation Antigens” çalışması ile Nobel ödülünü kazandı. Nobel ödüllü bir babanın kızı olmak sizi nasıl etkiledi?
Gerçekten güzel. Soyadım oldukça nadir bir soyadı ve insanlar benim babamın kim olduğunu biliyorlar. Bu konuda gerçekten gurur duyuyorum. Eğer insanlar bununla baş edemiyorsa, bu onların sorunu. Benim değil. Bu yüzden gerçekten mutluyum.
Başarılı bir kadın araştırmacı olarak bilimsel dünyada kadın araştırmacıların yerini nasıl görüyorsunuz?
Muazzam. Bence bu bulunduğunuz ülkeye bağlı değişmekte. Örneğin, Amerika ve İsviçre’de oldukça fazla kadın araştırmacı bilimsel alanlarda ve tıp alanında çalışmakta. Sorun şu ki, hiyerarşide daha yukarılara çıktıkça kadın araştırmacıların sayıları azalıyor. Ancak benim fikrim bu tablo yıllar içinde değişecektir. Tek yapmamız gereken kendimize inanmak ve bu konuda çalışmaya devam etmek. Bence önümüzdeki zamanlarda sahada gerçekten daha fazla kadın araştırmacıyı göreceğiz. Özellikle sizlere bakınca bunu daha net görüyorum. Kadınlarla ilgili tek bir sorun olduğunu düşünüyorum. Kadınlar erkeklere kıyasla bilimsel alanlarda olmaya daha az cesaret ediyorlar. Tek yapmaları gereken kendilerine inanmak. İyi olduklarına, bu işi yapabileceklerine inanarak birbirlerinin rol modelleri olabilirler.
(Röportaj, 13-16 Mart 2019’da Antalya’da gerçekleştirilen XX. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi sırasında yapılmıştır.)