Havana’nın hemen dışında, Küba’nın gözbebeği La Pradera Sağlık Merkezi’ndeyiz.
Fidel Castro’ya da bakan meşhur klinik…
Venezuela’nın eski lideri Hugo Chavez kanser tedavisini ülkesinde değil, burada gördü.
Futbol ilahı Diego Armando Maradona sık sık gelip, sağlık depoluyor.
Gazeteci olduğumuzu söylersek giremeyeceğimiz için başka bir bahane buluyoruz.
Bu güzel insanları aldatmak istediğimizden değil, bürokrasiyi asla aşamayacağımız için…
Sağlık turizmi hakkında bilgi alırken bir bakıyorum, bir Türk daha var burada.
İstanbul’daki bir üniversite hastanesinde doktormuş…
21 yaşındaki kız kardeşi kanserle savaşıyor. Tedavisi için evini, arabasını, nesi varsa satmış.
Ama deniz bitmiş… Anladığım kadarıyla son parasını bilete harcamış ve Küba’da almış soluğu…
Kız kardeşi nur yüzlü, gencecik bir kız…
Abisinin kederi yüzüne vurmuş, bize “Amacım biraz daha yaşatabilmek, gittiği yere kadar” diyor.
Giriş için hastaneye verecek parası yok. “Bankadan gelecek, o zaman vereceğim” diyor.
Hastane görevlileri de durumu anlıyor ama Küba’da hastaları geri çevirmiyorlar.
İçimiz parçalanıyor, işi gücü bırakıp destek olmaya çalışıyoruz.
Dünyanın zenginleri son çare olarak nasıl “Bir de Ameriya’yı deneyelim” derse, üçüncü dünyanın orta sınıfları kapağı Küba’ya atmaya çalışıyor.
Rehberimiz Fidel “En azından hastanelere güvenebilirsiniz. Paranızı almak için gereksiz testler filan yaptırmazlar” diyor.
BİZLER ŞANSLI İNSANLARMIŞIZ!
La Pradera’da geziyoruz. Dünyanın en neşeli hemşireleri, yüzme havuzu, palmiye ağaçları… Ve yabancılar için oldukça düşük fiyatlar.
Doktor arkadaşımızla ve kardeşiyle vedalaşıp çıkarken Fidel iç geçiriyor: “Biz gerçekten şanslı insanlarız. Her hastane bu kadar lüks değil ama aynı tedavilerin hepsi bedava… Adamcağız doktor ama kalkıp Türkiye’den buralara gelmiş…”
Bu iki kardeşe Türkiye’de yeniden ulaşmaya çalıştım ama numara kapalıydı. Bu durumda fotoğraflarını kullanmadım. Allah yardımcıları olsun…
SAĞLIK MUCİZESİNİN KAHRAMANLARI
Peki Küba onca fakirliğe, zorluğa rağmen sağlık mucizesini nasıl başardı?
Cevabı basit: Azimle…
1959’da devrimcilerin en büyük hedefleri şunlardı: Aşırı yoksulluğun yok edilmesi, halkın tamamının okuryazar olması ve herkese bedava eğitim ve sağlık hizmeti…
Küba devrimden önce de tıpta ileri bir ülkeydi. Ama devrim sonrası doktorların yüzde 40’ı ABD’ye kaçtı. Sadece 3 bin doktor ve Havana Üniversitesi’nden 16 profesör kaldı.
Havana’da buluştuğumuz doktor Angela Ramirez (55) “Büyük profesörlerimiz… Arkadaşları gitti ama onlar gitmedi. Bazıları hala çalışıyor. 80, 90 yaşındalar. Hocalarımız… Onlara çok şey borçluyuz” diyor duygulu bir ifadeyle.
Kendisi de doktor olan Che Guevara bedava sağlık hizmetini ve önleyici tıbbı öncelik olarak belirledi. 1976’da bu, Küba anayasasına eklendi. 50. madde şöyle diyordu: Herkesin sağlık hizmetine hakkı vardır. Devlet bu hakkı ücretsiz tıp ve hastane hizmetiyle garanti eder.
Küba’da diş bakımından cinsiyet değiştirmeye kadar her şey ücretsiz!
170 kişiye bir doktor düşüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bu oranda dünyada İtalya’dan sonra ikinci sırada.
FİDEL’İN ELÇİLERİ
Fidel Castro: “Enternasyonalist olmak, insanlığa borcumuzu ödemekle mümkündür” dedi. 185 bin Kübalı doktoru, 100’ün üzerinde ülkeye gönderdi.
Küba az gelişmiş ülkelere G-8 ülkelerinin toplamından çok tıp görevlisi gönderiyor.
Venezuela’da başlattıkları ‘Mucize Operasyonu’nda Latin Amerika’da 6 milyon kataraktlı ve görme engellinin yeniden görmesini sağladılar. Yoksul insanlara bedava gözlük ve kontakt lens verdiler.
Küba doğal felaketlerle mücadelede de dünyada en iyilerden biri.
Katrina Kasırgasında Amerika’ya 1500 kişilik bir insani yardım tugayı göndermeyi önerdiler.
Ama Bush yönetimi teklifi reddetti.
Küba’nın sosyalist doktorlarına “Fidel’in elçileri” diye bakanlar da oluyor doğal olarak.
Bu yüzden ABD, Küba’nın tıp atılımlarına mesafeli yaklaştı.
Ambargoyla tıp makinalarının adaya gitmesini engelledi.
Fidel ve Raul inat etti, araştırma bütçelerini kesmedi. Hatta buna “Fidel’in kumarı” denildi.
Ve sonunda Küba öyle bir adım attı ki buna ABD de kayıtsız kalamadı.
Sürekli dünyanın en iyi purolarını içtikleri için adada akciğer kanseri çok yaygın.
Kurdukları Moleküler İmünoloji Merkezi 25 yıl boyunca kansere karşı bir aşı üzerinde çalıştı ve başardı.
KANSER AŞISI KÜBA’DA KULLANIMDA
2008’deki klinik denemelerin ikinci fazında, aşı olan kanser hastalarının diğerlerine oranla 4 ila 6 ay uzun yaşadığı tespit edildi.
Ve Sağlık Bakanlığı Cimavax adlı aşıyı halka ücretsiz vermeye başladı.
Küba’daki bin kişiden sonra Avrupa’da da bin kişi teste tabi tutuldu.
Aşının, ömrü bir yıla kadar uzatabildiği, 60 yaş altındaki hastalarda iyi sonuç verdiği ortaya kondu.
Bu aşı doğrudan tümöre saldırmıyor. Tümörün ürettiği ve kanda dolaşan “epidermal büyüme faktörü” adlı proteini hedef alıyor.
Bu protein hücrelere büyümesini ve bölünmesini söylüyor, kanseri yayıyor. Aşı işte bu proteinin kanser hücrelerine yapışmasını engelliyor.
Cimavax önleyici bir aşı değil. Var olan tümörlerin büyümesini ve metastaz atmasını engelliyor.
Geç aşama kanseri, kronik ama beraber yaşanabilen bir hastalığa dönüştürüyor.
Obama’nın Küba açılımından sonra ABD’deki Roswell Park Kanser Enstitüsü aşıya ilgi gösterdi ve klinik deneyleri başlatmaya karar verdi. Şu anda Gıda ve İlaç Dairesi FDA’dan izin alma sürecindeler.
Bu aşının klinik testlerden geçmesi, ABD’de kullanıma girmesi 5-10 yıllık bir süreç. Küba’nın üretim kapasitesi sınırlı. Testleri akciğer dışındaki kanserlere uygulama şansları da olmadı. O yüzden ABD ve diğer ülkelerin katılımı çok önemli.
Uzmanlar, testler olumlu sonuç verirse, bir gün Cimavax’ın insanların çocukken yaptıracağı önleyici bir aşı haline gelebileceğini belirtiyor.
İşte o zaman Küba esas devrimi, insanlığın en büyük düşmanı olan kansere karşı yapmış olacak.
La Pradera Sağlık Merkezi’nin konukları: Fidel Castro, Diego Armando Maradona, ölmeden önce Venezuela Cumhurbaşkanı Hugo Chavez’di. Bugün de pekçok ülkeden hasta akınına uğruyor. Aralarında Türkler de var.
BU TEDAVİLERDEN NASIL YARARLANILIR?
Önce Küba’daki sağlık kurumlarına müracaat ediliyor e posta ile.
İngilizce bir rapor istiyorlar. Doktorlardan oluşan bir komisyon bu raporu inceliyor. Küba’da çaresinin, farklı bir uygulamanın olup olmadığına bakıyorlar. Küba Sağlık Hizmetleri adında bir grup bu: Servicios Medicos de Cuba. Bu başvuruları iyice yapmadan Küba’ya gitmeniz asla önerilmiyor. Zira adada kalacak yer, dil gibi sıkıntılar var. www.smcsalud.cu (İngilizce versiyonu var)
MUCİZE İLAÇ: MAVİ AKREP ZEHRİ
1980’lerde Guantanamo Üniversitesi’nden Profesör Jose Felipe Monzon yılan, örümcek ve akrep zehirlerini incelerken, akrep zehrinin fare ve köpeklerdeki tümörleri küçülttüğünü fark etti. Bunu kanserli küçük bir kıza uyguladı. Bu kız bugün hayatta.
Devletin ilaç kurumu Labiofam ilacı inceledi, kabul etti. 20 yıldır hastalara veriyor. Vidatox adında bir ilaç da üretiyor. Fakat bu ilacın kansere çare olduğu net şekilde ortaya konmuş değil.
ABD’deki Memorial Sloan- Kettering Enstitüsü “Araştırmaların sürmesi gerekiyor” açıklaması yaptı. Ama ilaç diğer tedavilere tamamlayıcı olarak kullanılıyor. Zira ağrı azaltıcı, kas güçlendirici, enerji artırıcı etkileri kesin.
PLASENTADAN KREM
Alicia markasının kremleri çok ilgi görüyor. En iddialı olanı, bebek plasentasından yapılıyor. Yüz kremi, gözaltı kremi çok gözde. Ama almak için ya Küba’ya gideceksiniz ya da karaborsadan bakacaksınız. Çünkü insan plasentasından yapıldığı için satışı yasak.
DEĞERLERİMİZİ KAYBEDİYORUZ
ANGELA RAMIREZ (55) Genel Cerrahi ve Sosyal Psikiyatri doktoru
Kübalı doktorlar neden bu kadar iyi?
Eğitim… 18 yaşından itibaren direkt temasımız oluyor hastalarla… Hasta-doktor ilişkisine hakim oluyorsunuz. Üçüncü yıldan sonra hastanelere gönderirler. İç hastalıkları, farmakoloji, psikiyatri, jinekoloji, hepsini öğretirler. Bu, hastalığı çok iyi algılama şansı veriyor. Teşhis koymamızı kolaylaştırıyor. En önemlisi tanı koyabilmektir.
Bir doktorun yaşam şartları nasıl?
Zor tabii. Ben 60 dolar kazanıyorum ayda.
Yetiyor mu?
Hayır, yetmiyor.
Ne yapıyorsunuz?
Adapte oluyoruz. Kısıyorum harcamalarımı. Bunca yıllık hayat mücadelesinde alıştık. Gıda, eğitim, sağlık, ev, gaz, telefon bedava. Sadece elektrik parası ödüyorum. Bazı arkadaşlarımız yurtdışına gidebiliyor. Orada daha çok kazanıyorlar. Amerika’daki akrabalarım arada bir yardımcı oluyor.
Küba iyiye gidiyor mu?
Bence hayır. İnsanların değerlerini kaybettiklerini düşünüyorum. 1970’leri, 1980’leri çok özlüyorum. İnsanlar ahlaki değerlerini kaybetti.
Neden?
Paranın önemini anladılar. Doktorlar “Madem doktorum, neden bu kadar az kazanıyorum” demeye başladı. Milli kahramanımız Jose Marti “Doktorların her gün ellerini kirletmeleri gerekir” derdi. Bunu daha az yapıyorlar. Artık taksi şoförleri, tesisatçı vs. daha değerli… Neden? Çünkü yeterince para kazanmıyorsun. Piramit tersine döndü. Ben sadece doktorluk yapmayı biliyorum. Annem babam, eğitimim bana bunu öğretti.
DÜNYANIN EN İLERİ TIP OKULU: ELAM
Havana’nın dış semtlerindeki bu okul 1998’de kuruldu. 123 ülkeden 11 bin kişi mezun etti. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun buraya “Dünyanın en ileri tıp okulu” dedi.
Bu 1500 doktor 2005 yılında ABD’deki Katrina Kasırgası mağdurlarına yardım için gitmeyi bekledi. Ama ABD hükümeti Fidel Castro’nun bu önerisini kabul etmedi.
KÜBA’DA ÖZELLİKLE KÜBALI’YSAN ÖLMEZSİN!
Türk turizmci Altuğ Uğurola
Sağlık 5 yıldızlı değil, bir Acıbadem Hastanesi değil. Ama müthiş. Önce aile hekimin var. Ama böyle bir aile hekimi yok! Gerçekten gelip evde oturuyor. 80 kişiye bakıyor. Birinde basur varsa, bunu biliyor. Sonra poliklinik var. Hayatımda bu kadar yaşlı insan görmedim. 100 yaşın üstünde o kadar çok insan var ki! Meyveler… Size belki çürük gibi görünüyor. Çünkü burada kimyasal katkı maddesi yasak. Domatesi aylarca yiyemiyoruz. Çünkü domatesin bir mevsimi var. Bir de tabii stres yok… Otobüs mü gelmemiş? “Beklesinler, gelir” diyor adam. Türk turist bizim beynimizi yiyor!
YARIN: ‘Castro ve sonrası’ yazı dizisi sona eriyor…
KÜBA’NIN GELECEĞİ – CASTROLAR’DAN SONRA LİDER KİM OLACAK? – ADANIN Y KUŞAĞI VE MUHALİFLERİ – FİDEL CASTRO’NUN SİLAH ARKADAŞIYLA RÖPORTAJ