Şifremi Unuttum

Dünyada Her Gün 20 Bin Kişi Sepsis Sebebiyle Hayatını Kaybediyor


Dünyada her gün 20 bin kişi sepsis sebebiyle hayatını kaybediyor

CİHAN  | İZMİR – 11.09.2015
Ahmet Çağrı Büke

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çağrı Büke, 13 Eylül Dünya Sepsis Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Türk Klinik Mikrobiyoloji Enfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu üyesi de olan Büke, “Sepsis (kan zehirlenmesi), hayatı ciddi anlamda tehdit eden bir enfeksiyon hastalığı komplikasyonu. Çoğunlukla bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak gelişirse de diğer çeşitli mikroorganizmalar olan mantar, virüs, hattâ parazitlere bağlı enfeksiyonlar sırasında da ortaya çıkabiliyor.” dedi.

‘ERKEN TANI VE ETKİN TEDAVİ HAYAT KURTARIYOR’

Dünyada her yıl milyonlarca kişiye sepsis teşhisi koyulduğunu, sayının 27 milyona ulaştığını ve her gün ortalama 20 bin kişinin sepsis sebebiyle kaybedildiğinin tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. Büke, “Günümüzde sepsis nedeniyle ölen kişi sayısı prostat kanseri, meme kanseri ve HIV/AIDS’e bağlı ölen kişi sayılarının toplamından daha fazla. Sepsiste erken tanı ve erken, etkin tedavi hayat kurtarıyor. Sanılanın aksine sepsis, yalnızca hastanede yatan hastalarda gelişen enfeksiyon hastalıklarının seyri sırasında ortaya çıkan bir durum değildir. Sepsis, toplum kökenli bazı enfeksiyon hastalıklarının seyri sırasında da gelişebilmektedir. Almanya’da sepsis olgularının yüzde 40’ına evde rastlandığı bildirilmektedir. Hastayı gören hekim sepsis tanısını akla getirmediğinde ve tedavi için hastaların hastaneye yatırılmalarında gecikme yaşandığında, hastalık ilerleyerek ağır sepsis ve septik şok tabloları gelişmekte ve hastalığın ölümle sonuçlanma olasılığı daha da artmaktadır. Bu açıdan hekimlerin, toplum kökenli bazı enfeksiyon hastalığı gelişen olgularla karşılaştıklarında sepsisi akla getirmeleri ve hastalarını bu açıdan değerlendirerek, gerekli durumlarda hastaneye yatırarak hızla etkin tedavilerine başlanmalarını sağlatmaları, sepsisli olgularda sağ kalım oranının artmasında çok önemlidir.” diye konuştu.

Ahmet Çağrı Büke, şöyle devam etti: “Sepsisin gelişebileceği ve sık karşılaşılabilen toplum kökenli enfeksiyon hastalıkları zatürre, böbreklerin enfeksiyon hastalığı, komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonları, karın içi enfeksiyonlar (safra kesesi enfeksiyonu, karın içi abseler, peritonit, divertikülit vb.) ile kan dolaşımı enfeksiyonları olarak sıralanabilir. Söz konusu enfeksiyon hastalıklarının geliştiği her olguda, sepsis ve bunun ileri evreleriyle her zaman karşılaşılması söz konusu değildir. Sepsis gelişme olasılığını arttıran bazı kolaylaştırıcı faktörler söz konusudur. Bunlar ileri yaş (65 yaş ve üstü), bebeklik ve çocukluk, altta bağışıklık sistemini baskılayan hastalığı olan olgular, bağışıklık sistemini baskılayacak türden ilaçlar ve çok ilaca dirençli bakterilerle gelişen enfeksiyon hastalıklarıdır. Bir hastada bir enfeksiyon hastalığının varlığını değerlendirirken altta yatan kolaylaştırıcı faktörleri de gözönünde bulundurmak, sepsisli olguya yaklaşımda önemlidir.”

Günümüzde bütün dünya için en önemli tehditlerden birisinin de çok ilaca dirençli mikroorganizmalarla gelişen enfeksiyon hastalıklar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Büke, “Dirençli mikroorganizmalarla gelişen gerek toplum kökenli enfeksiyon hastalıkları, gerekse hastanede yatan hastalarda gelişen enfeksiyonlar, elde tedavi amacıyla kullanılabilecek antimikrobiyal ilaçların sınırlı olması, hattâ bazen mevcut olmaması nedeniyle tedavide güçlüklere, hattâ başarısızlıklara neden olmaktadır. Bu durum, hastalarda sepsis ve buna bağlı ciddi sonuçların gelişebilmesine zemin hazırlamaktadır. Antimikrobiyal ilaçların bilinçsiz ve gelişigüzel kullanılması, mikroorganizmalarda direnç gelişimine yol açan en önemli faktördür.” dedi.