07.08.2014 08:59
Ebola Kanamalı Ateşi virüsü, insandan insana kan, tükürük, ter ve diğer vücut sıvılarıyla ve özellikle de hapşırma yoluyla bulaşıyor.
Aşısı olmadığı için Ebola Kanamalı Ateşi’nden korunmanın tek yolunun virüsle temasın önlenmesi olduğunu söyleyen Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, genel temizlik kurallarına uyulması, ellerin sık sık yıkanması, bölgeden gelen etlerin yenmemesi, yabancılarla temasta dikkatli olunması gerektiğini hatırlattı.
ÖLÜ SAYISI ARTIYOR
1976 yılında belirlenen virüsün yol açtığı ölümlerin ilk defa bu yıl resmi olmayan rakamlara göre 1000’i aştığını belirten Prof. Dr. Ergönül, “Hastalığın yayılmasının en önemli sebebi küreselleşmedir. Seyahat olanaklarının çok gelişmiş olması, insanların çalışmak için bir ülkeden diğerine rahatça gidebilmesi bütün enfeksiyon hastalıklarının olduğu gibi Ebola’nın yaygınlığını da artırıyor. Hastalık Afrika ile sınırlı olmasına rağmen bütün ülkeler risk altında” dedi.
Virüsün ormanlarda yaşayan hayvanlardan kaynaklandığını ve bu hayvanlarla temas eden insanlara bulaştığını hatırlatan Prof. Dr. Ergönül, insandan insana da kan, tükürük, ter ve diğer vücut sıvılarıyla, özellikle hapşırma sırasında damlacıkların havaya karışması sırasında bulaştığını, bu sebeple de özellikle uzun süre kapalı ortamlarda kalınan uluslararası uçak yolculuklarında dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ: BAŞKA ÜLKELERE DE BULAŞABİLİR
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Tarık Jasareviç, çok düşük de olsa salgının başka ülkelere yayılma riski bulunduğunu söyledi. Çok ciddi bir salgınla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Jasareviç, yeni bir “Ebola ile savaş planı” başlatmakta olduklarını DSÖ Acil Durum Komitesi’nin Ebola konusunda toplantı yapacağını kaydetti. Jasareviç, salgının Gine, Sierra Leone, Liberya ve Nijerya gibi Batı Afrika ülkelerinde görüldüğünü belirtti. Avrupa ülkeleri, özellikle Afrika’dan gelen uçuşlarda termal kameralar yardımıyla yolcuların vücut ısılarını kontrol ediyor. Ziyneti Kocabıyık / TÜRKİYE GAZETESİ
En önemli belirti yüksek ateş
Tedavisi olmadığı için, bulaşmanın ve hastalığa bağlı ölümlerin azaltılmasının tek yolunun risk faktörlerinin bilinmesi ve bireysel koruyucu önlemler alınması olduğunu belirten Prof. Dr. Ergönül, belirtileri şöyle sıraladı: “En önemli belirtisi yüksek ateş olan hastalık, beraberinde şiddetli halsizlik, kas ağrısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı şikâyetleri ile başlar. Bunları bulantı, kusma, döküntü izler. Daha sonra böbrek ve karaciğer fonksiyonları bozulur ve kanamalar başlar. Virüsü aldıktan sonra hastalığın ortaya çıkış süresi 2-21 gün arasında değişir. Genellikle 15-20 gün içinde hastalık yapmazsa hasta bağışıklık kazanır. Tanı için ELISA, antijen tespit testleri, serum nötralizasyon testi, RT-PCR ve virüs izolasyonu testleri kullanılabilir. Hastalık yüzde 90 oranında ölümcül seyretmektedir. Belirli bir tedavisi yoktur. Ağır hastalar yoğun bakım takip ve tedavisine ihtiyaç duyarlar. Erken teşhis edilir ve iyi bakım alırsa hastalıktan kurtulma imkânı vardır.”
Suudi Arabistan’da Ebola şüphesi
Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde Ebola teşhisi şüphesiyle yoğun bakıma alınan hastanın öldüğü bildirildi. Ölen Suud vatandaşının kan örnekleri üzerinde yapılan tıbbi incelemelerde Ebola belirtilerinin bulunduğu belirtilen açıklamada, kesin teşhis için alınan örneklerin ABD ve Almanya’daki gelişmiş tıbbi merkezlere iletildiği ve sonuçlarının beklendiği ifade edildi. Suudi vatandaşın iş gezisi için Sierra Lione’ye gittiği ve ramazan ayında ülkeye döndüğü kaydedildi.
Virüsün aşısı 2015’te geliyor
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü’nden bilim adamları, Ebola virüsüne karşı ilk aşının klinik deneylerine başlamaya hazır olduklarını açıkladı. Klinik çalışmaların başarılı olması halinde 2015 başında virüse en fazla maruz kalan sağlık personeline aşıların yapılabileceği vurgulandı. Bu arada Afrika’da hastalığı kaptıktan sonra ABD’ye götürülen Dr. Kent Brantly ve Nancy Writebol’a şimdiye kadar insanlar üzerinde denenmemiş bir serum verildiği ve her iki Ebola hastasında da iyileşme işaretleri görüldüğü bildirildi. Şu ana kadar sadece maymunlar üzerinde denenen ‘ZMapp’ adı verilen serumun klinik deneyi bulunmadığı, onay almadığı, ancak ABD’li hastalarda olumlu sonuç verdiği açıklandı.