TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü Çağrısı
25 KASIM 2013
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.
25.11.2013
BASIN AÇIKLAMASI
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü Çağrısı
25 Kasım önemli bir gün. Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Mercedes, Minerva ve Maria Terasa Mirabel adlı üç kız kardeşin tecavüze uğrayıp, katledildikten sonra cesetlerinin bir uçurumun dibinde bulunduğu gün. Hukuk fakültesini bitirdiği halde, kadınların avukatlık yapması yasaklandığı için çalışamayan bir kadının ve iki kız kardeşinin siyasal özgürlük mücadelesinin tüm kadınlar tarafından taçlandırıldığı gün. Diktatörlerin gidici, mücadele edenlerin ise unutulmaz olduğunu kadınlara tekrar tekrar hatırlatan bir gün.
Tarih boyunca kadınlar eğitim, sağlık, çalışma, seçme ve seçilme gibi tüm temel haklarını hem siyasal iktidarlardan, hem de erkeklerden gördükleri şiddete karşın mücadele ederek almışlardır. Bugün de Türkiye’de içinde bulunduğumuz siyasal ve ekonomik ortam, kadınların yaşamları pahasına kazandığı bu temel hakları tehdit etmektedir.
Siyasal, ekonomik, fiziksel, cinsel şiddetle kadın bedeni ve emeği kontrol edilmeye çalışılmakta, kadınların temel hak ve özgürlükleri sınırlandırılmaktadır.
Kadın cinayetleri münferit değil, sistematik ve politiktir. Her gün çalıştığımız hastanelere silahlı yaralanma nedeniyle birçok kadın getirilmektedir. Bu kadınlar eşlerinden boşanmak ya da sevgililerinden ayrılmak istedikleri, izinsiz alışverişe çıktıkları ya da telefonlarına bir mesaj gelmesi gibi nedenlerle öldürülmektedir. Devletin mahkemeleri de bu gerekçeleri kocaları / erkekleri provoke eden davranışlar olarak kabul edip, cezalarda indirime gitmektedir.
Türkiye’de birçok mahkeme, cinayeti işleyenlere verdikleri haksız ceza indirimleriyle kadın cinayetlerine ortak olmaktadır. Koruma kararları düzenli ve sürekli biçimde, kadınları korumamaktadır. Öldürülen kadınların hemen hemen tamamı, devlet tarafından koruma kararı alınmış kadınlardır. Daha geçen hafta devletin yanlışlıkla kadını değil, kocayı koruması nedeniyle bir kadının daha cinayete kurban verilmesi bu konudaki ciddiyeti gözler önüne sermektedir.
Savaş ve göç, kadına yönelik şiddeti artıran en önemli nedenlerdendir. Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye’ye göç etmiş üç yüzbine yakın kadın, temel gereksinimlerinden yoksun yaşamakta, hem aile içi şiddete maruz kalmakta, hem de kuma, muta nikahı gibi geleneksel yöntemlerle satılmakta, seks işçiliğine zorlanmaktadır. Yerlerinden edilmiş kız çocukları Türkiye’de çocuk gelinler olmaktadır.
Türkiye ensestin yaygın olduğu ülkelerden biridir. Nüfusbilim Derneği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından hazırlanan “Türkiye’de Ensest Sorununu Anlamak” raporuna göre, kız çocukları bu tür istismara daha fazla oranda maruz kalmaktadır. Çocuk gelinlere yönelik alınmayan her türlü önlem, ensestin kabul görmesini ve gizli kalmasını kolaylaştırmaktadır.
Kadın en çok evlilik kurumu içinde şiddet görmektedir. Hükümet tarafından erken yaşta evliliklerin teşviki, boşanmanın “ikna odaları” gibi yöntemlerle güçleştirilmesi gibi uygulamalar, kadını şiddet gördüğü kuruma mahkum etmektedir.
Çok doğum yapmak, kadın / anne ölümlerini artırır. Bugün tüm Türkiye’de yedek işgücü ordusu yaratmak için kadın sağlığı hiçe sayılarak kamuda doğum kontrol yöntemlerine erişim engellenmekte, ortaya çıkan kürtaj gereksinimi de kamu ya da özel sağlık kuruluşları tarafından, yasal olmayan nedenlerle karşılanmamaktadır. Kadınların sağlığı çok çocuk doğurmak zorunda bırakılarak tehlikeye atılmaktadır.
Yeni istihdam politikaları, toplumsal cinsiyet rollerini kadın aleyhine kötüleştirmektedir. Kadınlar çalışma yaşamının dışında tutularak, toplumdaki rolleri çocuk doğurmak, bakmak, evi idame ettirmek gibi yalnızca yeniden üretim alanında sınırlanmaktadır. Yıllardır yürütülen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları toplumsal cinsiyet rollerinin hem kadın, hem de bebek ve çocuk sağlığı açısından yaşamsal olduğunu ortaya koymuştur. Bu değişim kadın ve çocuk sağlığı göstergelerinde kötüleşmeye neden olacaktır.
Kadınlar iş güvencesiz, yarı zamanlı, sağlıklı olmayan koşullarda çalışmaya zorlanarak ekonomik şiddete maruz kalmaktadır. Bu ekonomik şiddet, hem evde, hem işte çalışan kadınların beklenen yaşam sürelerini olumsuz etkileyeceği gibi, iş ortamlarında kadının mobinge, cinsel tacize maruz kalma olasılığını da artıracaktır. Kadın ve erkeklerin yan yana oturmasına dayanamayan zihniyet kadınların eğitim hakkını tehdit etmektedir. Araştırmalar göstermiştir ki kadın eğitimi yalnızca kendini değil, tüm toplumun sağlığını etkilemektedir. Kadının eğitim hakkının zedelenmesi, önümüzdeki yıllarda artması muhtemel bebek ve çocuk ölümlerinde önemli bir belirleyici olacaktır.
Bu şiddete dur demenin zamanı gelmiştir. Zaman tüm kadınların birleşip, Mirabel kardeşlerin izinde mücadele etme zamanıdır. Tüm kadınları, örgütlenerek birleşmeye, birlikte mücadele ve dayanışmaya çağırıyoruz. Kadına yönelik şiddeti durdurmak için kadınlar her düzeyde yerel örgütlenmelerle şiddet gören kadınların yanında olmalı, kadına yönelik şiddetin kaynağı olan politikalara karşı çıkmalıdır.
TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu