EKLENME TARİHİ: 13 Temmuz 2013
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi; Adana, Ankara, Antalya, Aydın , Batman, Eskişehir, Isparta-Burdur, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Manisa, Mardin, Mersin ve Tekirdağ Tabip Odaları’nın başkan ve yöneticilerinin da katılımıyla, 13 Temmuz Cumartesi günü, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali ÇERKEZOĞLU ve TTB Büyük Kongre Delegesi Dr. Kamil TEKEREK’in de aralarında bulunduğu Taksim Dayanışma Platformu üyesi 50 kişinin 8 Temmuz Pazartesi günü gözaltına alınması ve Dr. Ali ÇERKEZOĞLU’nun kapısı kırılarak evinin aranması, örgüt kurmak suçlamasıyla mahkemeye çıkarılması ve yaşanan süreç ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Açılış konuşmasını ve basın açıklamasını yapan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. A. Özdemir AKTAN; uzun bir süredir, yaralanmaların, organ kayıpların, ölümlerin, gözaltıların, tutuklamaların yaşandığı bir süreçten geçtiğimizi, şu an tek sevincimizin Dr. Ali ÇERKEZOĞLU ve Dr. Kamil TEKEREK’in yanımızda olması ve sevincimizin bununla sınırlı olduğunu ifade ederek, bu dönemde yaşanan hukuksuzluğun, haksızlığın, hükümet ve polisin hanesine yazılması gerektiğini ve bunu uygulayanların cezasını çekmesi gerektiğini belirtti. Toplantıya gelmeden önce Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören ve gezi olaylarında yaralanan bir hastayı ziyaret ettiklerini ve durumunun iyiye gitmesinin sevindirici olduğunu ifade eden Prof. Dr. A. Özdemir AKTAN, bu sürecin bir an önce daha fazla acı yaşanmada olumlu bir şekilde bitmesini umduğunu söyledi.
Daha sonra söz alan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. M. Taner GÖREN; olağanüstü diyebileceğimiz günler yaşadığımızı, hukuk adına inanılmaz günler yaşadığımızı, Taksim Gezi Parkı’nın açıldığı gün, parka gitmek için yola çıkan arkadaşlarımızı gözaltına alındığını ve örgüt kurmak suçlamasıyla yargılandıklarını ifade ederek, betonlaşmaya karşı doğanın yanında olduğumuz için Taksim Dayanışma Platformu içinde yer alındığını, şiddetin ortaya çıkması ile acil müdahale gerektiren insanlara yardım edebilmek için elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi, tıp fakültesinden mezun olurken, acil durumda olan hastalara müdahale edeceğimize söz verdiğimiz için yaptıklarımız nedeniyle inanılmaz suçlamalarla, soruşturmalarla karşı karşıya kaldık dedi.
Prof. Dr. M. Taner GÖREN, haksız, gereksiz, anlamsız bir şekilde gözaltına alınan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasına sevindiklerini, ancak bu nedenle bu sevincin trajikomik olduğunu söyledi.
Gözaltına alındıktan sonra mahkemeye çıkarılan ve 11 Temmuz günü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali ÇERKEZOĞLU, kendisini örgüt kurmakla suçlayanların bu gün örgütü gördüğünü, bu örgütün Türk Tabipleri Birliği ve tüm tabip odaları olduğunu, ülkenin her yanında demokrasi mücadelesi içinde yer alan, emekten yana tüm güçlerin olduğunu, bu güçlerin demokrasi mücadelesi verdikleri, bunun geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, gencecik çocukların ölümleri, yaralanmalar, tüm bu tablonun demokrasi mücadelesinin bir sonucu olduğunu belirtti.
Her tarafı betonlarla çevrili Taksim’in tek yeşil alanının da betonlaştırılmasını savunan, isteyen bir anlayışa karşı, sağlıklı çevre talebi ile davalar açıldığını, imzalar toplandığını, park olarak kalması yönündeki mahkeme kararlarına uyma talebinin, hukuk-özgürlük-demokrasi talebi olduğunu belirten Dr. ÇERKEZOĞLU, daha fazla yeşil, daha fazla özgürlük, halkın taleplerine kulak verilmesini istemek suç mudur? Dedi. Valinin açtığı bir parka gitmek suçmuş gibi gösterilerek gözaltına alınmalarının, örgüt suçlaması ile karşılaşmalarının, gözaltı süresinin sürekli artırılmasının demokratik bir ülkeye yakışmadığını ifade etti.
Daha sonra söz alan Ankara, Antalya, Adana, Mersin, Kocaeli ve Manisa Tabip Odaları yöneticileri; 8 Temmuz günü Gezi Parkı’na yürüyen gruba polisin “dağılın” uyarısı yaptığı, dağılmayan gruba müdahale ederek arkadaşlarımızın gözaltına alındığı ve örgüt kurmak suçlamasıyla yargılandıklarını, eğer polisin uyarısını dinleyip dağılmasalardı bu suçlamayla yargılanmayacakları düşünüldüğünde yönetenlerin nasıl bir acz içinde olduklarının ortaya çıktığı, hükümetin hukuk dışına çıkmasının demokratik mücadelelerle engellenebileceği, halkın cesaretinin korkuyu yendiği, tarihin hükümet hakkında ne yazacağını yine hükümetin karar vereceğini, ya giderken halkına zarar veren ya da demokratik yollarla giden bir hükümet olarak tarihe geçeceği belirtildi.
Arkadaşlarımızın serbest bırakılması en azından adalet duygusunun hala olduğunu göstermesi açısından bile sevindirici olduğu belirtilirken, gençliğin cumhuriyete sahip çıktığı ve bu nedenle halk tarafında büyük bir destek gördüğü, yüzyıllardır yaşananların ülkemizi acıların coğrafyası haline getirdiği, ancak bunun bize acıların üzerine sevinçleri yaşamayı da öğrettiği, ölümler, yaralanmaların canımızı yaktığı, arkadaşlarımızın serbest bırakılmasının acımızı az da olsa azalttığı, daha fazla ağaç, sağlık, demokrasi için mücadelenin devam edeceği, hiçbir şeyin artık Haziran-2013’den öncesi gibi olmayacağı, toplumun artık korkuyu yendiği, bugüne dek yaşanmamış bir mücadele döneminin yaşandığı, arkadaşlarımızın serbest bırakıldığı, ancak tüm ülkede olaylara paralel olarak gözaltı ve tutuklamaların devam ettiği, Türk Tabipleri Birliği’nin bu süreçteki duruşunun hekimlere onur ve cesaret verdiği, yaşanan acıların, ölüm ve yaralanmaların bu sürecin bedeli olduğu, gençlerin yaşadığı baskının bir yerde mutlaka patlamasının beklenmesi gerektiği ve patlamanın yaşandığı, uzun yıllar yürütülen politikalar ve baskı ile bir kaygı toplumu yaratıldığı, ancak bu sürecin tüm baskıların üstesinden gelebileceğimizi gösterdiği ifade edildi.