TAHUD Duyurusu: Şiddete Dur De!
Hekim dernekleri, sivil toplum kuruluşları, sürecin politize yanının görev alanlarına girmediğini düşünerek, içine yuvarlandığımız bu duruma sessiz kalma hakkına sahip değildir.
Gezi parkında yaşananlar bize uzak değil.
Derneğimiz ve aile hekimleri, 25 yıllık geçmişinde büyük zorluklar atlatmakla birlikte, disiplinimizi her gün daha ileriye götürdü. Bugün halen pek çok eksiğimiz, zorlandığımız noktalar var. Özellikle hükümet politikası olarak büyük bir enerji ile uygulanan sağlıkta dönüşüm programı ve aile hekimliği uygulaması konusunda durup bir nefes almak, başımızı kaldırıp kısa vadeli gündemlerin dışında memleketimizin ve disiplinimizin geleceğini konuşmak fırsatını yaratmakta zorlanıyoruz. Tüm iletişim imkanlarını denememize rağmen çoğu zaman sesimizi duyuramıyoruz.
27 Mayıs pazartesi gece yarısı nöbet tutan 50 kişi gezi parkının ucunda yer alan ağaçların söküldüğünü fark ettiğinde başladı yaşananlar. Gönüllüler, sivil toplum örgütleri o gece ağaçlarını kurtardılar. Salı sabahı greyderlere karşı seslerini duyurdular, Çarşamba sabaha karşı bir grup polis, Perşembe sabaha karşı ise çevik kuvvet ekipleri sözlerini kesmek istedi. Kesilmesin istedikleri ağaçlara sımsıkı sarıldılar. Cuma akşamı birden bire onbinlerce insan, sadece varım demek için sokaklarda polisleri ile karşı karşıya kaldılar. Saatlerce gaz altında bir adım geri atmadan beklediler; halen gezi parkındalar. Ağaçlar kesilmesin, bizim de bir derdimiz var diyerek bekliyorlar. Derneğimiz için yabancı bir durum değil bu. Uzmanlığımızın, ismimizin, disiplinimizin çok ciddi kayıplar yaşadığı son yıllarda biz de hükümete sesimizi duyurmak için çeşitli yollar denedik, görüşmeler yaptık, çalıştaylarda sempozyumlarda buluştuk, kitaplar dergiler çıkarttık, dilekçeler gönderdik, diplomalarımızı yakmaya varan eylemlerimiz oldu. Bir sivil toplum örgütü olarak, bu toplumun bireyleri olarak bizi duymayan, duysa da dinlemediğini söyleyen yöneticilere karşı daha yüksek sesle ve bir kez daha derdimizi anlatıp beklemek dışında bir yolumuz yok.
Sesimizi duyuramadığımızda; yeni yollarla daha yüksek sesle derdimizi anlatmak dışında bir yol bilmiyoruz.
Gezi parkında ve Türkiye’nin dört bir yanında bu direnişin etrafında toplanan insanları ve sıkıntılarını tanıyoruz. Yıllardır bu sıkıntıları farklı biçimlerde yaşıyoruz. Ortak noktamız dinlenmediğimizi, karşılıklı konuşamadığımızı düşünmemiz. Hükümetimiz biz aile hekimlerini de kamuoyu araştırmaları, memnuniyet anketleri, kayıt formları, elektronik veriler ile izliyor, her şeyi bildiğini söylüyor. Bir tek bizim sözümüzü dinlemiyor, kongrelerimize katılıp gibi dinlediklerini göstermeye çalışsalar da uygulamaya koymuyorlar. Bu noktada bir daha denemek dışında bir yol kalmıyor bize. Aynı gezi parkında olanlar gibi. Pek çok üyemiz Türkiye’nin dört bir yanında bu eylemlere katılıyor; gönüllü hekimlerimiz belki de yaşadıklarımızın etkisi ile bu süreci alınlarının akı ile geçiyorlar. Eylemleri destekleyen, yaralananlara yardıma koşan ve hekimlik yeminlerinin gereğini yerine getiren tüm üyelerimizi kutluyoruz. Yuvarlandığımız bu süreçte şiddetin parçası olmadıkları için de ayrıca tebrik ediyoruz. Muhtemelen bu da kör şiddetten en çok çeken meslek grubu olmamızdan kaynaklanıyor.
Yıllara dayanan tecrübemiz ile iki sözümüz var:
İlki üyelerimize; bir meslek örgütü, bir sivil toplum kuruluşu olarak sizinle birlikte daha etkin biçimde sesimizi duyurmaya devam edeceğiz.
İkincisi hükümetimize; lütfen ve gecikmeden iletişimi yok eden bu orantısız güç kullanımını durdurun. Birlikte daha iyi bir çözüm bulunacağı kesindir.