Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nden Duyuru
20 Haziran 2013′de hükümet tarafından TBMM’ne sunulan torba yasa tasarısı, 26 Haziran’da meclis alt komisyonundan geçti. Ayrica, 15 Mayıs 2013′de TBMM’ne sunulan ‘Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ nın 8. Maddesinin (h) bendinin (1) ve (3) nolu alt bentlerinde hekimleri ve hastaları çok yakından ilgilendiren ve mağdur eden hükümler bulunmaktadır.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği olarak bu tasarılardaki bazı maddelere ilişkin görüş ve eleştirilerimizi aşağıda sıralıyor, milletvekillerimizi ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı ACİLEN Türk Hekimlerinin ve hastalarımızın sesini duymaya çağırıyoruz.
1-Çalışma Hakkı, anayasal bir haktır. Keyfi kararlarla engellenemez. Nitekim gerek Danıştay, gerekse Anayasa Mahkemesi, çalışma hakkını kısıtlayan yönetmelik ve yasaları daha önce defalarca iptal etmiştir.
2-Daha önce yasalara ve Anayasa’ya aykırılıkları kanıtlanmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından da sözleşme ile korunan haklara ve hukuka aykırıbulunacağı açık olan İNSAN HAK VE OZGÜRLÜK kısıtlamalarını, ÇALIŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALLERİNİ yeniden gündeme getirmek, hekimlere karşı yapılan büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. Hekimlerle, akılcı sağlık politikalarıyla ve daha önemlisi hukukla adeta alay edercesine bir inatlaşma güdülmektedir.
3-Yasa kendi içinde çelişkilerle ve hekim grupları arasında eşitsizliklerle doludur. Üniversitede çalışan hekimlerimizin mesai sonrası muayenehane hakkı tamamen ellerinden alınmaktadır. Devlet Hastanelerinde çalışan hekimlerimizden ise hiç bahsedilmemektedir. Tasarı üniversite hekimlerimizin % 5’lik bir bölümüne, özel hastanelerde çalışma hakkı tanınacağını öngörmektedir. Bu oranın nasıl ve niye hesaplandığı, kimlere bu tur bir ayrıcalık tanınacağı belli değildir ve şaibeye açıktır.
4-Sözümona mesai sonrası çalışma tümüyle kısıtlamışken, bir başka adaletsiz ve eşitlikten uzak düzenlemeyle bazı hekimlerin mesai saatleri sonrası işyeri hekimliği yapmasının önü açılmaktadır.
5-Yasa, bütünü itibarıyla, HEKİMLERİN SERBEST ÇALIŞMA HAKLARINI ellerinden almakta, eşit olmayan ve adaletsiz şekilde bir grup hekime özel hastane yolu açmakta, hekimleri PAZARLIK GÜCÜ OLMAYAN işçiler statüsünde, büyük çoğunluğu uluslararası sermayenin elinde olan özel hastane zincirlerine ucuz işgücü olarak sunmayı hedeflemektedir. Türkiye’de hiç bir çalışana uygulanmayan bu hukuksuz kısıtlamaların, hekimlere reva görülmesinin izahı yoktur. Yasa tasarısıyla, kazanılmış haklar ve kamuya güven gibi temel hukuki ilkeler çiğnenmektedir. Düzenleme 1970′lerin sonlarında da denenmiş, pişmanlıklara yol açmış ve sonunda yürürlükten kaldırılmıştır. Uzman hekimlerimizin kamudaki görevlerini aksatmadan muayenehaneleriyle de halka hizmet etmelerinin engellenmesi ülkemizin sağlık sektörünün gerçeklerine ters düşmektedir. Aslolan hukuka uygun yasalar ile ülkemizin her bir hekiminden halkımızın azami derecede yararlanmasının planlanmasıdır. Ülkedeki tüm ekonomik düzende liberalizmi benimseyip yerleştiren iktidar, hekimlerine ise eski doğu bloku ülkelerinden bile daha kısıtlayıcı bir çalışma düzeni dayatmaktadır. Muayenehanelerin istismarı şeklinde beliren birkaç olumsuz vakayı hukuken denetlemekten aciz idarenin bu konudaki kusurunun bedelini dürüst ve ahlaklı büyük hekim kitlesine ödetme hakkı yoktur. Serbest çalışma hakkinin kullanılması, tam tersine, devletin hasta yükünü azaltmak, sağlığın finansmanının bir kısmını maddi gücü olan kesim için gönüllü olarak bireye devretmek, devlete ek vergi geliri ve topluma ek istihdam anlamına gelir. Nitekim bizzat Maliye ve Çalışma Bakanlıkları, mevcut sağlık harcamalarının, devletçe SURDURULEMEZ boyutlara geldiğini açıklamakta ve bunu bütçe açığının temel nedenlerinden biri olarak göstermektedir.
6-Bu yasa hayata geçerse, birçok öğretim üyesi istifa edecek ve bundan en büyük zararı, üniversite hastanelerinde özellik ve uzmanlık gerektiren sağlık sorunları için HEKİM BULAMAYACAK OLAN HASTALARIMIZ görecektir. Halihazırdaki durumda bile, üniversitelerin nitelikli öğretim üyesi kadroları boşalmıştır. DEVLETİN ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİ dahil olmak üzere birçok hastamız, üniversite hastanelerinde çağdaş tıp hizmeti ve kadroları bulmakta zorlanmaktadır.
7-Bu yasanın hayata geçmesi, aynı zamanda ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ TIP EGİTİMİ VE ASİSTAN DOKTOR EĞİTİMİNE de büyük bir darbe indirecektir. Hâlihazırdaki durumda bile, Üniversite ve Eğitim hastanelerimizdeki Tıp Eğitimi ozellikle yakın zamanda yine aynı yaklaşımlarla yapılan düzenlemeler yüzünden gerilemiş, dünya standartlarının çok altına düşmüş durumdayken, bu yasanın nitelikli öğretim üyelerini üniversite ve eğitim hastanelerinden uzaklaştıracak olması nedeniyle, Türkiye’nin geleceğini temsil eden kadroların yeterli eğitimi alamadan doktor olmaları (aslında olamamaları) kaçınılmazdır. ULKEMİZİN GEKECEKTEKİ SAGLİK İS GUCU, NİTELİK VE KALİTE ACİSİNDAN YETERSİZLİGE MAHKUM EDİLMEKTEDİR. Bunun sağlık hizmeti üzerindeki olumsuz etkisini, halkımız gitgide daha yoğun şekilde hissetmektedir ve hissedecektir.
8-Tasarilar, Anayasa mahkemesinin anayasaya aykırı bularak iptal ettiği HASTA MAHREMİYETİNİN İHLALİ anlamına gelen geçmiş düzenlemeyi de, yeniden gündeme getirmektedir. Ettiğimiz yemin ve yasalar uyarınca, HASTALARIMIZİN MAHREMİYETİNİ hiçbir kişi ve kurumla paylaşmayacağımız açık ve netken, hala hekimleri, hasta bilgilerini Bakanlık ile paylaşarak AÇIKÇA SUÇ İŞLEMEYE teşvik eden bir yasanın ne hukukta ne de genel toplum ahlakında bir yeri olabilir. Bilindiği üzere, TURK CEZA KANUNU’na göre, özel hayatin gizliliğini ihlal etmenin 1 ile 3 yıl hapis cezası mevcuttur.
9-Bu tasarılarla hem “Ruhsatsız hekimlik yapmak” adı altında bir suç ve buna ilişkin 1-3 yıl arası hapis cezası icat edilmiştir, hem de hekimlerin meslekten men edilmesi Sağlık Bakanlığa ait bir bürokrat grubun inisiyatifine bırakılmıştır. Hekim olmayanların hekimlik yapmalarını engelleyen yasalar zaten mevcuttur. Burada amaçlanan, yasalardan ve anayasadan gelen serbest çalışma hakkını kullanan ve muayenehane açan hekimleri, ruhsat vermeyerek, yasal olmayan bir iş yapıyormuş durumuna düşürmektir. Yasama gücünün istismar edilmesi suretiyle toplum nezdinde hekimliğin ve Tıbbın küçük düşürülmeye çalışılması asla ve kesinlikle kabul edilemez, etmeyeceğiz. Meslekten men gibi, yaşamsal öneme ait ve tıbbi uzmanlık gerektiren bir kararın, meslekle ilgisi olmayan bürokrat ve siyasilerin keyfi uygulamasına bırakılmasına asla izin verilemez, vermeyeceğiz.
10-Yasada ayrıca kamuoyunda “jet profesörler” olarak bilinen kişilere ve yurtdışında eğitim almış olan doktorlara mecburi hizmet konusunda ayrıcalıklıklar getirilmektedir. Bu hükümlerin kişiye özel konulduğu bellidir. Kimlerin yasa gücüyle imtiyazlı hale getirileceğini ve kimlerin hukukun temel ilkelerine aykırı biçimde sıra dışı imtiyazlara sahip kılınacağını kısa sürede halkımızla birlikte hep birlikte göreceğiz. Bu hükümler anayasanın eşitlik ilkesinin ağır ihlalidir.
11-Yasada, özel hastane zincirlerini kayıracak şekilde, özel hastanelerin yönetmeliklere aykırı faaliyetlerinde daha önce belirlenmiş olan para ve kapatma cezalarının da kaldırılmış olduğu gözlenmektedir. Yasanın ruhuna hakim olan “hekimlerin mağduriyeti pahasına özel hastaneciliğin kayırılması” gerçeği burada da kendini göstermektedir,
12-SONUÇ OLARAK, TJOD ve temsil ettiğimiz binlerce hekim olarak, Türkiye’nin geleceğine, hekimlerine ve hastalarına büyük zararlar verecek bu yasa tasarılarının, ruhuna ve birçok maddesine karşı olduğumuzu Türk kamuoyunun dikkatine sunarız. Sayın milletvekilleri ve yasa geçerse inceleyecek olan Sayın Cumhurbaşkanımızdan, yasanın bu haliyle çıkartılmasının durdurulmasını, yasanın ayrıntılarının TTB ve uzmanlık derneklerimizin aktif katılımıyla yeniden ele alınmasını saygılarımızla talep ediyoruz.
13-Bu yasa ve özünde yer alan “HEKİMLERİN SERBEST ÇALIŞMA HAKLARINI GASPEDEREK KÖŞEYE SIKIŞTIRMA” çabasına karşı, Anayasa Mahkemesi ve AHİM dahil olmak üzere mevcut tüm hukuksal zeminlerde ve kamuoyu önünde mücadele etme kararlılığımızı ve SERBEST ÇALIŞMA HAKKIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİMİZİ, HASTALARIMİZİN MAHREMİYETİNİ 3. KİSİLERLE ASLA PAYLASMAYACAGİMİZİ, YENİ NESİL DOKTOR KARDEŞLERİMİZİN EĞİTİMSİZ, HALKİMİZİN İSE “İYİ HEKİMSİZ” BIRAKILMASINA İZİN VERMEYECEĞİMİZİ buradan bir kez daha yüce Türk Halkı önünde önemle vurgularız.
Saygılarımızla,
TJOD Yönetim Kurulu