EKLENME TARİHİ: 24 HAZİRAN 2013
Her yıl olduğu gibi bu yıl da 23 Haziran 2013 Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi 2013 dönemi mezuniyet töreni yapıldı. Diğerlerinden farkı ise “Gezi Direnişi” olarak tarihe geçecek bir ”halk hareketi” sonrasına denk gelmesiydi.
İstanbul Tabip Odası olarak sadece bu yıl değil her yıl genç hekimlerin mezuniyet törenlerinde bulunmayı çok önemsedik. Onları mesleğe ilk adımlarını atarken yalnız bırakmamaya özen gösterdik. Zorlu hekimlik yaşamlarında “Her zaman çalabilecekleri bir kapının var olduğunu” bazen ilk beyaz önlüklerini hediye ederek, bazen onları kucaklayarak anlatmaya çalıştık
2013 yılının yaz başlangıcında, yaşadığımız ayda, yani “Gezi ruhunun” ülkenin her tarafında, amma illaki gençlerin zihinlerinde, sohbetlerinde geriye dönüşsüz yer ettiği bir zamanda Tıp Fakültesi mezuniyet törenleri kendini bundan azade kılabilir mi? Hangi güç, hangi yasak, hangi baskı bunu engelleyebilir? Öyle fiziksel bir engellemeden bahsetmiyoruz. İstediğimiz kadar “mezuniyet resmi programında” yer vermeyelim. Güvenlikçi duvarları örelim. Politikacıların bilerek yaratmaya çalıştığı kutuplaşmadan etkilenmiş veli ya da aile tepkisi ile gürültü çıkaralım. Bu ruh ortadan kalkmaz ki! Gündüz diploma töreninde “engellense” gece Balo’da, öğrenci evlerinde, yurtlarda, kafelerde başka konu mu konuşulacak sanıyorsunuz. Kürsüden kimse dillendirmese 2013 Haziranı’nda “Gezi” konuşulmadan, hele ki sokaklarda yaralıların peşinden koşarken destan yazmış “genç hekimlerin” anıları bu kadar tazeyken, bunun görünmez kılınabileceğine inanan var mı aramızda?
İstanbul Tıp Fakültesi’nin 2013 mezunlarının büyük bir kısmı diğer intörnler gibi bu ayın başlarında mezuniyet heyecanı ile karışık TUS belası ile boğuşuyordu. Muhtemelen Gezi koşturmasında yer alanların sayısı bir elin parmağını geçmemiştir. Ama hiç fark etmez. Dünya görüşü ne olursa olsun bu dalgadan etkilenmeyecek genç olamaz. Genç hekim hiç olmaz. Bakmayın öyle anne babasıyla kürsüye yürüyen ve “üniversiteye siyaset karıştırmayın” bağırışı yapanlara. Bu bağıranlar da dahil oradaki gençlerin hiçbiri “Gezi Ruhundan” kendilerini azade kılamayacaklar. Böyle olmuş bu. Bir yerde daha fazla özgürlük talebi varsa, gençler bu talebin içinde, çoğu zaman en önünde yer alır. Herkesin herkese tahammül etmesini düstur edinmiş, hoşgörü ile harmanlanmış, gençlerin yaratıcı zekası ile zenginleşmiş, her şeyi herkes için isteyen bir hareketin genç hekimleri içermemesi zaten düşünülemez.
Bu nedenle, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner GÖREN’in İstanbul Tıp 2013 mezunları ile Haliç Kongre Merkezi’ndeki mezuniyet töreninde buluşması, yarım kalmış konuşması, konuşma sırasında konu “Gezi Parkına” gelince kendiliğinden ve kendisinden habersiz kürsüdeki genç hekimlerin “HÜKÜMETİN DEĞİL HALKIN DOKTORUYUZ!” pankartını açmaları, alkış ve sloganlarla desteklenmesi, bununla beraber bir grubun tepkisel tutumları, kürsüye gelmeleri…
Tüm bunlar 2013 yılının Türkiye gerçekliği olarak önümüzde duruyor.
Çok iyi biliyor ve inanıyoruz ki, İstanbul Tıp 2013 mezunları için Taner Hoca’nın konuşması ve açılan pankart ömürleri boyunca onur plaketi olarak duracak. Tepki göstermeye çalışanlar çok değil olayın sıcaklığının hemen ertesinde mahcubiyet içinde kalacak. Akrabalarıyla, iş arkadaşlarıyla, komşularıyla bu konuyu konuşamayacak.
Ve yine çok iyi biliyoruz ki, bu ülkedeki hekimlerin halkın sağlık hakkı ve demokrasi mücadelesindeki birikimi, “herkese eşit, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz” sağlık talebi, gençlerin “Gezi Parkındaki” yaratıcılığı ve zekasıyla birleşince hepimizin gururlanacağı bir Türkiye tablosunu önümüze serecek.
Hekimliğin bir meslek değil, yaşamı her rengiyle kuşatan bir duruş olduğunu hatırlatarak 2013 mezunu genç tıbbiyelilere bir kez daha aramıza hoş geldiniz diyor, başı dik, onurlu bir meslek yaşamı diliyoruz.
İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu