TÜRKİYE ÇOCUK VE GENÇ PSİKİYATRİSİ DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASI
Taksim Gezi Parkı Olaylarını Çocuklarımıza Nasıl Anlatacağız?
Taksim Gezi Parkı’nda çevreci ve insani duygularla başlayan ve halka karşı devlet şiddetine dönüştüğünde ülkemizin birçok iline yayılan sokak gösterileri son bir haftadır gündemin en başına geçmiştir. Kimi çocukların doğrudan gösterilerin içinde yer aldığını, çoğunun ise olayları medyadan izlediğine tanık olmaktayız. Çocuklarımızın ruh sağlığı için hizmet veren bir uzmanlık derneği ve çocuk haklarını en öncelikli gören bir sivil toplum kuruluşu olarak Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği gündeme tepki vermektedir:
Yaşanan olayların çocuklarımıza çok yönlü etkilerinin olduğunu görüyoruz: Bunların ilki ve kuşkusuz en önemlisi, çocuklarımızın doğrudan ya da dolaylı olarak olayların bedensel ve ruhsal travmatik etkilerine maruz kalmalarıdır. Çocuklar, gerek medya aracılığıyla gerek olay yerinde bulunarak eylemin bizzat içinde olmuşlardır, hem fiziksel olarak da şiddete maruz kalmış, hem de ruhsal olarak travmaya uğramışlardır. Dahası olaylar birçok bakımdan çocuklar için kafa karıştırıcı olmuştur:
Çocuklar çevreci ve insani duygularla başlayan ancak şiddete dönüşen bir olay karşısında savunmasız kalmışlardır. Çevrecilik önerdiğimiz ve desteklemelerini istediğimiz bir kavram iken, şiddet onaylamadığımız bir kavramdır. Bu iki kavram ortak paydada nasıl birleşir? Çocukların aldıkları mesaj “insani isteklere karşı şiddet uygulanır” olmuştur.
- Polis bizi korur, güvenliğimizi sağlar diye bilmişler ama, “Anne polis bizi korumaya ne zaman gelecek?” diyen 3 yaşındaki bir çocuğun kaygı dolu ifadesindeki gibi temel güven sorunu yaşamışlardır.
- Biber gazı diye bir şeyin varlığından haberdar olmuş, sağlığa zarar veren maddeleri polisin hak arayanlara karşı kullandığını öğrenmişlerdir.
- Sokakta, parklarda güvenle koşup oynamaları gerekirken, bir 2. sınıf öğrencisinin “Ne olacak bu ülkenin durumu?” ifadesinde olduğu gibi, ülke sorunları temel gündemleri olmuştur.
- Ergenler ise kimlik oluşumlarını destekleyen bir eylemle “şarkı söyleyerek” çevreciliği savunurken şiddete maruz kalıp ruhsal travma yaşamışlar, kimlik oluşumlarında yara almışlardır.
- Seçilmiş ve demokrasi ile gelmiş bir liderin duyarsız ve demokratik olmayan tutumu karşısında “demokrasi kavramına” şaşırmışlardır. Demokrasi anlayışları, sosyal hayata dair algıları, kişisel güvenlik ve sorun çözme becerileri ile ilgili algıları değişime uğramıştır.
Yetişkinler olarak bizlerin bile anlam veremediğimiz bu ölçüsüz ve orantısız şiddeti çocuklarımıza nasıl açıklayacağımızı, sorularına nasıl yanıt vereceğimizi bulmakta zorlanıyoruz. Çocuklarımıza, duygu ve düşüncelerini özgürce ve şiddet sergilemeden ifade etmelerini öğretirken, şiddete maruz kaldıklarında ilk başvurmaları gereken devlet güçlerinin bizzat sergilediği şiddeti onlara açıklayamıyoruz. Çocuklarımız bize ‘Düşündüğümü söylersem hatta belli edersem başım derde girer mi?’ diye sorduklarında onlara ne söyleyeceğiz?
Bizler dernek olarak çevresel duyarlılık ile ilgili bir demokratik hak arayışı olan “Gezi Parkı Protestolarını” haklı buluyor ve destekliyoruz. Çocuklarımızın beden ve ruh sağlığının yaşanan bu olaylar karşısında olumsuz etkilenmesinin önlenmesi için hükümeti barışcıl yöntemlerle sorunu çözmeye, medyayı da duyarlı olmaya çağırıyoruz. Biricik çocuklarımız ve gençlerimiz bu ülkenin geleceğidirler, onlara iyi model olunmalı, gündemleri kaygılarla doldurulmamalı, hiçbir gerekçeyle şiddete maruz kalmamalıdırlar. Anababaların, eğitim kurumlarının, devletin ve toplumun tüm bireylerinin çocuklarımızı korumaları gerektiğine inanıyoruz. Onların beden sağlığını korumak kadar ruh sağlığını korumak da hükümetin temel politikası olmalıdır. Çünkü, yara açmak kolay ama onarmak çok zor olmaktadır…
Kamuyuna saygıyla duyurulur.
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Yönetim Kurulu