Bilindiği üzere, 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 663 sayılı “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile Ankara’da bulunan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi aynı kararname ile kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devredilmiştir. Böylelikle 1928 yılında Dr. Refik Saydam tarafından halk sağlığına ve koruyucu hekimliğe yönelik çalışmalar yapmak üzere kurulan Hıfzıssıhha (sağlığın korunması) kurumu varlığını devam ettirmekle birlikte artık Dr. Refik Saydam’ın adını taşımayacaktır. Bu nedenle gelecek kuşakların Dr. Refik Saydam’ın adını duyması, merak edip yaptıklarını okuyabilmesi ve belki de kendilerine örnek almaları mümkün olamayacaktır diye düşünerek Dr. Refik Saydam’ı Klimik Bülteni aracılığıyla hatırlatalım istedik.
İbrahim Refik Bey (Saydam) 1881 yılında İstanbul’da doğdu. Askeri Tıbbiye’den 1905 yılında tabip yüzbaşı olarak mezun oldu. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Histoloji-Embriyoloji alanında çalıştıktan sonra Almanya’da Berlin Askeri Tıp Akademisi’nde Brandenburg, Danzig, Spandou ve Charité’de eğitim gördü. Balkan Savaşının başlaması üzerine İstanbul’a döndü.
Balkan Savaşında Antalya’da ve Çatalca cephesinde kolera hastalığını önleyici çalışmalar yaptı. 1914’te atandığı Sahra Genel Sağlık Müfettiş Muavinliği sırasında Bakteriyoloji Enstitüsünü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı. Salgın hastalıklarla mücadelesini Hasankale’de cephe hizmetinde sürdürdü. Tifüse karşı hazırladığı aşı Tıp Literatürüne geçti ve I. Dünya Savaşında Alman ordusunda ve Kurtuluş Savaşında kullanıldı.
İbrahim Refik Bey 9. Kolordu Sağlık Müfettişi Muavinliği görevi ile 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in yanında Samsun’a çıkan ekipte yer aldı. Erzurum’da Mustafa Kemal’in karargahı dağıtıldıktan sonra Erzurum Askeri Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Servisi şefliğine atandı. Fakat bu görevi kabul etmeyerek ordudan ayrıldı. Erzurum ve Sivas kongresinin çalışmalarına katıldı.
1920’de kurulan TBMM’ye Doğu Beyazıt milletvekili ve Milli Savunma Vekaleti’ne bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanı olarak girdi. İkinci dönemden başlayarak üyeliğini İstanbul milletvekili olarak sürdürdü. Aynı yıl Sağlık ve Sosyal Yardım (Sıhhat ve İçtimai Muavenet) Vekili (Bakanı) seçildi. Türkiye Cumhuriyetinin ilk Sağlık Bakanı olan Refik Bey 14 yıl sürecek olan bu görevinde sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924’de Ankara’da ve daha sonra Erzurum, Diyarbakır, Sivas ve diğer birçok ilde devlet hastaneleri, doğum ve çocuk bakımevleri açtı. Halk sağlığını koruyucu çalışmalar yapmak, ülkenin ihtiyaç duyduğu aşı ve serumları geliştirmek, hekimleri ve diğer sağlık çalışanlarını eğitmek amacıyla 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Mektebi’ni kurdu. İstanbul ve Ankara’da verem savaş dispanserlerini kurdu. 1925-1939 yılları arasında Kızılay başkanlığını yürüten Refik Saydam Atatürk’ün ölümünden sonra İçişleri Bakanlığı, CHP Genel Sekreterliği yaptı. Ocak 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’nin 4. Başbakanı oldu. Temmuz 1942’de İstanbul’un besin sorunun düzenlemesi için yaptığı inceleme gezisi sırasında ölene kadar bu görevde kaldı.