Şarbon hastalığının etkeni Bacillus anthracis’dir. Bu
hastalık esas olarak ot yiyen hayvanların hastalığıdır ve insanlara hasta
veya ölen hayvanlardan bulaşır. Robert Koch (1876) hastalığın etkenini bulmuş ve
Pasteur(1881) ise bu hastalığa karşı ilk bakteriyel aşıyı hazırlamıştır.
İnsanlarda ve hayvanlarda bilinen en eski hastalıklardan biri olmasına karşın
şarbon hastalığı hala güncelliğini korumaktadır.
Mikrobun Özellikleri
Şarbon bakterisi Gram pozitif , oksijenli ortamda üreyen,
bakteri vucudu içinde spor oluşturan, 1.2-10
mm
uzunluğunda ve 0.5-2.5 mm
kalınlığında olabilen bir basildir. Mikrobiyolojik besi yerlerinde 37 oC’de
kolayca üretilebilen bir bakteridir.
Hayvan veya insan vucudunda vejetatif hale geçer, yani sporları
kaybolur. Canlı organizma dışında her bir bakteri elipsoid görünümde bir spor
oluşturur. Spor genellikle bakterinin ortasında, bazen de subterminal yerleşir
ve spor bakteriyi şişirmez. Bakterinin spor formları, vejetatif formun aksine,
ısı, soğuk, ultraviyole, kuruluk, yüksek ve düşük pH, kimyasal dezenfektanlar ve
diğer bakterilerin metabolik ürünlerine son derece dayanıklıdırlar. B.anthracis
sporları 140 oC’de 30 dakikada, 180 oC’de 2 dakikada
inaktive olur. Pratikte kullanılan dezenfektanlara dirençlidir. Ancak yüksek
konsantrasyonlarda formaldehid (%5-10), gluteraldehit ( % 2-4), hidrojen
peroksid ve perasetik asit etkilidir.
Şarbon bakterisinin, hastalık oluşturmada rol oynayan kapsülü
ve protein yapısında toksini vardır. Kapsül ve toksinini kaybeden bakteri
hastalık oluşturma özelliğini kaybeder.
Türkiye ve Dünyada Durum
Şarbon dünyada gittikçe azalan infeksiyon hastalıklarından
biridir. Henüz tamamen eradike edilememiştir. Dünyada halen her yıl 20000-100000
arasında insan şarbonu görüldüğü tahmin edilmektedir.
Batı dünyasında son 20 yıl içinde insan şarbonu oldukça
azalmıştır. Avrupa’da 1971-1980 yılları arasında toplam 10793 insan şarbonu
bildirilmiştir. Bu vakaların %52’sinin Türkiye’den bildirildiği, %91’inin ise 6
Akdeniz Ülkesinden (Türkiye, İspanya, Yunanistan, İtalya,
Bulgaristan,Yugoslavya) bildirildiği belirtilmektedir.
Şarbon hala bazı Latin Amerika, Afrika ve Asya ülkelerinde
görülmektedir. Bu yüz yılın en son şarbon salgını Zimbabwe’de 1978-1980
yılları arasında yaşandı. Bu epidemide 9711 insan şarbonu görüldü ve 151’i
ölümle sonuçlandı .
Nisan 1979’da, Sverdlovsk (Rusya) şehrinde çıkan 64 kişinin
ölümü ile sonuçlanan, 96 kişiyi kapsayan şarbon salgınının, biyolojik silah
etkeni olarak çalışılan bir laboratuvarda kaza sonucu ortaya çıktığı tahmin
edilmektedir. Bu tahmin Ruslar tarafından doğrulanmamıştır .
En son şarbon paniği Amerika’da yaşanmaktadır. Florida’da 5
Ekim 2001 tarihinde akciğer şarbonundan bir ölüm bildirildi. Çalışma
arkadaşının burnundan şarbon bakterisi izole edildi. Bu iki vaka Boca
Raton’da lokal bir gazete ofisinde çalışan kişilerdi. On altı Ekim 2001
tarihine kadar Florida’da iki şarbon vakası ve bir ekspojur bildirildi. New
York’ta ise iki şarbon vakası ve üç ekspojur bildirildi. Yirminci yüz yılda
Amerika’da toplam 18 akciğer veya inhalasyon şarbonu bildirilmiş. En son
vakanında 25 yıl önce görüldüğü belirtilmektedir. Amerika’da panik devam
etmektedir. Bu olayın biyoterörizm olduğu konusunda genel bir fikir birliği
vardır. İnfeksiyon kaynağı ve nasıl yayıldığı konusunda bilgiler henüz açıklığa
kavuşmamıştır.
Şarbon ülkemizde de görülen bir hastalıktır. Görülme sıklığı
gittikçe azalmaktadır. Türkiye’de 1960-1969 yılları arasında 10724 insan
şarbonu, 1970-1979 yılları arasında 5377, 1980-1989 yılları arasında 4423 insan
şarbonu bildirilmiştir. 1990’lı yıllarda her yıl bildirilen vaka sayısı 300
insan şarbonunun altına düşmüştür. İki binli yıllara geldiğimizde 100-150
insan şarbonu görüldüğü tahmin edilmektedir.
Hastalık Kaynağı ve Bulaşma Yolları
Hastalık insanlara hasta hayvanlardan direk yolla veya indirek
yolla bulaşır. Bulaşma kaynaklarına göre hastalık; 1. endüstriyel, 2
tarımsal ve 3. laboratuvar kaynaklı olabilir. Endüstriyel kökenli
şarbon, B.antracis sporlar ile kontamine hayvansal ürünlerin; keçi kılı,
yün deri, post ve kemik gibi, sanayide işlenmesi esnasında oluşur. Sporların
deriye bulaşması ile deri şarbonu veya sporların solunması ile akciğer
şarbonu oluşur. Gelişmiş ülkelerden bildirilen şarbon olguları, genellikle
hastalığın bulunduğu ülkelerden ithal edilen hayvansal ürünlerden
kaynaklanmaktaydı. Hayvansal ürünlere uygulanan dekontaminasyon işlemleri ile
hastalık riski oldukça azaltılmıştır. Ülkemizde endüstriyel orijinli şarbon
olgusu, ancak deri sanayinde zaman zaman görülmüştür.
Tarımsal kökenli şarbon, ölen hastalıklı hayvanların kesilmesi,
derisinin yüzülmesi, etinin kıyılması sonucu; direk temasla deri şarbonu veya
etlerin yenilmesi ile sindirim sistemi şarbonu gelişir. Ülkemizde görülen
şarbon olguları genellikle tarımsal kökenlidir. Hayvancılıkla uğraşanlar, kasap
ve veteriner hekimler şarbon yönünden risk gruplarını oluşturmaktadırlar.
İnfeksiyon sineklerle de mekanik olarak bulaşabilir. Zimbabwe’de
1979-1980 yıllarında çıkan büyük epidemide ahır ve at sineklerinin de büyük rol
oynadığı belirtilmektedir . İnsandan insana bulaş çok nadirdir. İnfekte yara ve
akıntı ile direk ve indirek temas sonucu infeksiyonun bulaşma riski vardır.
Laboratuvarlarda bulaş nadirdir. Dikkatsizlik sonucu infeksiyon
gelişebilir. Oldukça tehlikelidir.
Bu hastalık her yaş ve cinste görülebilir. Tarım kesiminde
çalışan orta yaş grubu bu infeksiyona daha sık yakalanmaktadır. Şarbon, bu
hastalığın görüldüğü ülkelerde her mevsimde görülebilir. Ülkemizde, yaz ve
sonbaharda hasta sayısı artmaktadır.
Neden Şarbon Sporları Biyolojik Silah Etkeni veya
Biyoterörizmde Deneniyor ?
a.
Üretimi kolay ve maliyeti ucuz,
b. Şarbon
bakterisi sporları çevre koşullarına dayanıklı ve kolay taşınabilir,
c. Şarbon
sporları solunum ile alındığında akciğer şarbonu , bazen de beyine gider
menenjit yapar. Her iki durumda öldürücüdür.
d. Su ve
gıdalarla şarbon sporları alındığında öldürücü sindirim sistemi şarbonu yapar,
e.
Toprak ve çevreye şarbon sporları bulaştığında, insan ve ot yiyen hayvanlar
için uzun süre (40 yıl ve daha uzun) hastalık riski oluşturur.
Hastalık Tablosu
Şarbon sporlarının vücuda giriş yerine göre üç klinik formda
hastalık oluşturur;1-deri şarbonu, 2-akciğer şarbonu, 3-
sindirim sistemi şarbonu. Bu yerleşim yerlerinden herhangi birinden
mikrobun yayılması ile sepsis ve menenjit gibi öldürücü klinik tablolar
gelişebilir. Bütün dünyada görülen insan şarbonunun %95’ini deri şarbonu
oluşturmaktadır .
1. Deri Şarbonu
Şarbon sporlarının deriye girmesi ile hastalık belirtilerinin
ortaya çıkması arasında geçen süre 1-7 gün arasında değişir. Hastalık kaşınma
ve yanma ile başlar. Kırmızı ufak bir sivilce şeklinde başlar, 1-2 gün içinde
genişler, üzerinde içi sıvı dolu kesecikler oluşur. İçi sıvı dolu keseciğin
ortası çökük, etrafı şiş ve kırmızıdır. Yara büyür, açılır ve kabuklaşır. Rengi
siyahtır. Halk arasında bu hastalığa kara kabarcık denir.
Hastalığın şiddetine göre hastalarda yüksek ateş, yaranın olduğu
bölgelerde bezeler vardır. Baş boyun bölgesindeki yaralar ağır seyrede,
hastayı ölüme kadar götürebilir.
Deri şarbonu vücudun her yerinde görülebilir.
2. Akciğer Şarbonu
Şarbon sporlarının solunması ile akciğer şarbonu
gelişir. Belirtiler , 2-5 gün içinde hafif ateş, kırgınlık ve yorgunluk
şikayetleri ile başlar. Başlangıç belirtileri hafiftir, 2-3 gün sürer. Bunu akut
hastalık belirtileri takip eder. Hastanın ateşi yükselir, nabzı süratlenir,
öksürük, solunum sıkıntısı ve morarmalar gelişir. Hastada şuur bulanıklığı ve
koma gelişerek ölümle sonuçlanır.
3. Sindirim Sistemi Şarbonu
Şarbon bakterisinin bulaştığı et, diğer gıdalar veya
içeceklerin alınmasından sonra sindirim sisteminde yaralar gelişir. Şarbon
yaraları, sindirim kanalının her yerinde görülebilir. Hastalık belirtileri
genellikle mikroplu gıdaların yenilmesinden 2-5 gün sonra ortaya çıkar.
Hastalarda bulantı, kusma, karın ağrısı, kanlı ishal vardır.
Hastalık başladıktan 2-4 gün sonra süratle karında sıvı toplanır . Hasta şoka
girer ve genellikle ölümle sonuçlanır.
Tedavi
Şarbon bakterisine bir çok antibiyotikler etkilidir.
Penisilinler hala ilk tercih edilecek antibiyotiktir. Penisilin allerjisi
olanlarda, eritromisin, tetrasiklinler, kloramfenikol ve birinci kuşak
sefalosporinler alternatif olarak seçilebilecek antibiyotiklerdir. İn vitro
siprofloksasinin de etkili olduğu gösterilmiştir. Yalnız bu antibiyotik şimdiye
kadar hastalarda kullanılmamıştır.
Deri şarbonunda cerrahi girişime gerek yoktur. Lokal,
antibiyotik içeren merhemlerin hiçbir etkisi yoktur. Deri lezyonunun lokal
pansumanının yapılması ve gazlı bezle kapatılması yeterlidir. Bu işlemler
yapılırken çevre ve sağlık personeli infekte edilmemelidir .
Korunma
Şarbon için risk altında olan kişilerin, kontamine materyallerin
infektif olduğunun farkında olmaları korunma için esastır. Şarbon sporları
ile şüpheli bulaş düşünüldüğünde zaman geçirmeden sağlık yetkilileri haberdar
edilmelidir.
Deri sanayi, yün işleyen teksitil sanayi, yem sanayi ( hayvan
kemiklerini ve diğer hayvansal atıkaları işleyen) gibi kuruluşların infeksiyon
kontrol programları olmalıdır. Şarbon yönünden risk altında olanların eğitimi,
kontamine materyellerin dekontaminasyonu, endüstriyel alanda hayvansal ürünleri
işleyen, şarbon bakterisi sporları ile bulaş olasılığı olan ekipmanların düzenli
temizliğinin sağlanması, işçilerin iş elbisesi kullanmaları ve el yıkama
alışkanlığının yerleştirilmesini kapsamalıdır .
Şarbon sporları toprakta uzun süre canlılığını ve hastalık
oluşturma yeteneğini korur. Bu nedenle tarımsal alanda, şarbonun hastalığının
bulunduğu bölgelerde korunmada en etkili yöntem hayvanların aşılanmasıdır.
Ayrıca hastalıktan ölen hayvanların etinin yenilmemesi ve çevreyi yeniden
infekte etmemesi içinde, karkasın toprağa derin gömülmesinin sağlanması
gerekir.
Hayvanların aşılanmasında şarbon spor aşısı kullanılmaktadır.
Bu aşı insanlarda kullanılmaz.
Şarbonda, insanlarda profilaktik antibiyotik kullanımının yeri
aşağıdaki iki durum hariç yoktur. Hayvanlar için hazırlanan canlı spor aşısının
yanlışlıkla enjekte edilen kişilere ve kontamine et yiyen kişilerde profilaktik
penisilin verilmelidir. Profilaktik amaçla 5-7 gün penisilin verilmesi ve şahsın
10 gün gözlenmesi gerekir.
Şarbon sporlarını soluduğu tespit edilen kişilere, doksisiklin
100 mg, günde iki defa veya siprofloksasin 250-750 mg, günde iki defa 60 gün
süreyle verilmesi önerilmektedir. Ayrıca bunlara insan için kullanılan şarbon
aşısı yapılmalıdır. İnsan için kullanılan şarbon aşısı henüz Türkiye’de
üretilmemektedir. Dünyada, Amerika, İngiltere, Rusya ve Çin’de bulunmaktadır.
Prof.Dr.
Mehmet Doğanay
Erciyes
Üniversitesi,Tıp Fakültesi,
Klinik
Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı,
38039
Kayseri
Telefon.
0352 4374819
Faks. 0352
4378553
Email.
doganaymehmet@hotmail.com